YORUM/ANALİZ: Borsada yeniden biz bize kalıyoruz. Hadi hayırlısı!

Borsada yeniden biz bize kalıyoruz. Hadi hayırlısı!



Not: Bu yazı 18 Temmuz 2020 tarihinde kaleme alınmıştır. 


Borsa İstanbul ya da eski isimleriyle ‘Dersadet Borsası’ veya ‘İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’’nın tarihi Galata bankerlerine kadar dayanır. Ancak bizim bildiğimiz anlamda borsa 1986 yılında (Resmi açılış 26 Aralık 1885 ancak işlemler yeni yılla başladı)  Eminönü Vakıf Han’da Ziraat Bankası’na ait küçücük bir mekanda faaliyete geçti.

Daha sonra 1987 yılında Tophane’de (Bugün inşaası süren Galataport sınırları içerisinde kalıyor) Karaköy’deki yerine taşındı. Uzun süre burada hizmet verdi. Tahta sistemiyle alım satım yapılan o dönemde Karaköy deniz kenarında basılı hisse senedi satan birçok tablacı görmek mümkündü. Bu tezgahlar belediyeye kayıt ettirilmek zorundaydı. Bu kayıtlara göre 1989 yılında Karaköy’deki tezgah sayısı 212’yi buldu.(Kaynak: Abdurrahman Yıldırım-Tophanede Büyük Oyun)

Taşınmadan önce en önemli ayrıntı, borsa Tophane’deki yerini aracıların tuttuğu Sulukule’den getirilen dansöz eşliğinde terketmişti. Evet borsa yeni yerini ‘dönsöz oynatarak’ kutladı. Aslında dönsöz ritüeli, borsanın oynak yapısına bir göndermeydi.

15 Mayıs 1995 tarihinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası yeni mekanına İstinye’de bugünkü yerine taşındı. O dönem bu taşınma birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Teknolojinin devreye girmesiyle tahta devri kapanmış, elektronik işlem devri başlamıştı. Birçok eski borsacı için ‘borsa artık ruhunu kaybetmişti’

 

Ancak yeniliğe karşı gelinemiyordu. O dönem herkes dünyanın en bilinen borsası New York Borsası Wall Street’te halen brokerların işlem salonunda ayakta işlem yaptığını, Amerikalıların işin ruhunu kaybetmemek için eski sistemi değiştirmediğini örnek gösteriyordu. Oturarak bilgisayar başındaki alım satım döneminin çok durağan olduğuna dikkat çekiyorlardı. Hatta gazeteciler için eski güzel tahtalı dönemin borsalı fotoğrafları gitmiş yerine bilgisayar başında ‘banka memuru’ tadında oturarak işlem yapan aracı kurum temsilcileri gelmişti.

 

Lafı uzattık. Borsayı anlayabilmek için özellikle sermaye piyasasının bu hareketli arenasının kuruluşunun ilk 10 yılına bakmak gerekiyor. O 10 yıl 1985 ile 1995 arası İMKB’nin büyük spekülatörleri, yerli aracı kurumları, kamu ve şirketlerin birbiriyle bazen birlikte çalıştıkları, bazen de rekabet ettikleri borsayı iyisiyle kötüsüyle bir yerlere getirdikleri dönemdi. Türkiye’de her zaman oligopalik bir yapıdaki bankacılık sisteminin gölgesinde kalan borsa, kuruluşunda ‘sermayenin tabana yayılması’ ütopyasını pek gerçekleştiremedi. Yüksek enflasyon dönemlerinde toplumun tasarruflarının büyük kısmını bütçe açıklarını finanse etmek için Hazine eliyle kamu alırken, kalanlara da oldukça köklü bankalar göz dikiyordu. Geriye ne varsa sermaye piyasasında küçük yatırımcı, spekülatör, şirket sahipleri arasında gidip geliyordu. Küçük yatırımcı bazen çok kazandı çoğu zamanda önemli kayıplar verdi. Bugünkü kadar yatırım fonu, yatırım ortaklığı yoktu. Yabancı yatırımcı sınırlıydı. Bir başka değişle biz bizeydik.

 

Son günlerde Borsa İstanbul’da yine biz bize kalma eğilimindeyiz. Borsadaki yabancı bir yıldan az bir sürede yüzde 65’lerden, yüzde 50’nin altına indi. Yeniden yerli ağırlıklı piyasaya dönüyoruz.  İşte bu nedenle bugünlerde özellikle borsaya yeni gelen yatırımcıların borsanın o ilk 10 yılına bakmalarında fayda var.

 

TOPHANEDE BÜYÜK OYUN 


Bu 10 yılı, o dönemleri en iyi atlatan 3 kitaptan bahsedeceğiz bugün. Birincisi halen haberturk.com’da köşe yazarlığı yapan borsa muhabirlerinin duayenlerinden Abdurrahman Yıldırım’ın yazdığı ‘Tophane’de Büyük Oyun’. Yıldırım’ın kitabı o 10 yılı, her yılı ayrı ayrı anlattığı mükemmel bir tarihi belge niteliğinde. Kendi tuttuğu arşivi, İMKB’nin arşivleri ve zaten gazetecilik nedeniyle kendi deneyimlerinden şahit oldukları ile mutlaka okunması gereken bir kitap.

 

BORSANIN KRALI


İkinci kitabımız O dönem borsanın en büyük aracı kurumu ‘Turkinvest’in kurucusu, dönemin en büyük spekülatörü ve belki de Türkiye’de borsayı en iyi tanıyan adam Nasrullah Ayan’n yazdığı ‘Borsanın Kralı’. Kitabın adı fazla iddialı gelebilir ancak Borsanın Kralı lakabı o dönem Ayan için yazılan gazete haberlerinde kendisi için kullanılan sıfattı. Bu nedenle belki de bu ismi kitabında kullanmaya en fazla hakkı olan kişi de Nasrullah Ayan’dır. Çoğu kimse Ayan’ın batan Turkinvest hikayesinin detaylarını bilmez. Ancak Nasrullah Ayan belki de bu ülkede şirketi battıktan sonra İflas İdaresi yoluyla alacaklıların borcunun tamamını ödemiş ender kişilerdendir.

 

BORSADA ÖNDE KOŞANLAR

 

Bir döneme aracı kurumlada brokerlik yapan Arzu Güneysu Yıldırım ve Nazlı Elvan Demirbilek’in birlikte kaleme aldıkları ‘Borsada Önden Koşanlar’.

Borsanın ilk dönemlerinin önde gelen isimleriyle söyleşilerin yer aldığı kitap borsanın 25. Yılında piyasaya çıktı ve 25 isimle söyleşileri içeriyor. Aralarında Dündar Altay, Nasrullah Ayan, İlhami Suaydın, Aydın Çakmakkaya, Halil Güvener, Ceyhan Bektaş, Müslüm Demirbilek gibi bir döneme damgasını vurmuş borsacılarla yapılan söyleşilerde bu isimlerin yatırımcılara tavsiyeleri de yer alıyor.

 

PROFİL DEĞİŞTİ


Bugünlerde borsaya gelen yatırımcıların profili değişti. Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kurumlar Birliği Başkanı Alp Keler’in verdiği bilgiye göre borsaya yeni gelenlerin büyük çoğunluğu 29-35 yaş arası genç nesil. Teknoloji kullanımı yoğun olan Milleniallar belli ki borsayı keşfetmenin keyfine varıyor. Bundan 32 yıl önce ise İMKB’nin yaptırdığı ankete göre ise borsadaki yerli yatırımcıların beşte biri emeklilerdi. Yerlilerin %52’sini de serbest meslek sahipleri oluşturuyordu. Yaşanan kayıplar borsaya ‘kumarhane’ yakıştırmasını ve bir türlü üzerinden atamadığı ‘Borsada oynamak’ terimini yerleştirdi.

 

 

Umarız artık o dönemden ders alınmış ve küçük yatırımcının varlığını önemli olduğu gerçeğini öğrenmişizdir. Bu eğilimi vatandaşın borsaya verdiği ikinci büyük şans olarak görmek ve heba etmemek gerekiyor.

Yorum Gönder

0 Yorumlar