1- Türkiye Akaryakıt Piyasası İşleyişi
1 Ocak 2005 tarihi öncesinde dağıtım şirketleri
satışlarının ürünler bazında en az % 60’ını Tüpraş’tan almak zorundayken, 20
Aralık 2003’de yürürlüğe giren 5015 sayılı yasa gereği petrol ürünleri
ithalatı, lisansı olan kuruluşlar için 1 Ocak 2005 tarihinden geçerli olmak
üzere tamamen serbest bırakılmıştır. Bir başka ifade ile dağıtım şirketleri
isterlerse sattıkları akaryakıtın tamamını ithal etmek imkanına sahiptirler.
Yakın bölgemizde 53’ü Akdeniz, 18’i Karadeniz’de
olmak üzere toplam 71 rafineri bulunmaktadır. Rusya, Romanya,
Bulgaristan, Yunanistan, İsrail, İtalya ve İspanya gibi bölge ülke rafinerilerinin
yanı sıra Hindistan’dan ABD’ne kadar olmak üzere birçok ülke rafinerisi Türkiye
akaryakıt piyasasını çok yakından takip etmekte ve tonda 1-2 dolarlık (litrede
0,02-0,04 kuruş) fiyat avantajlarını bile değerlendirerek ürünlerini ülkemizde
rahatlıkla pazarlayabilmektedirler. 2010 yılı EPDK raporuna göre 21 ithalatçı
dağıtım şirketi, 25’i aşkın ülkeden 8,6 milyon ton ürün ithalatı
gerçekleştirmiştir.
Ülkemizde depolama lisansına sahip, dağıtım
şirketlerine ait ithal ürün getirmeye imkan sağlayan terminallerin toplam
kapasitesi 3,8 milyon m3 olup, bu terminaller üzerinden yılda
yaklaşık 38,8 milyon ton ürün ithalatı yapılması mümkündür. 2011 yılı benzin ve
motorin tüketimlerinin toplamının 17 milyon ton olduğu dikkate alınırsa ülkemiz
ihtiyacının 2 katından daha fazla ithalat kapasitesi bulunmaktadır. Bu
rakamlardan da anlaşılacağı üzere 25’in üzerinde ikmal kaynağı ve yeterli
ithalat kapasitesinin bulunduğu, 20 den fazla ithalatçının yer aldığı bir
piyasada Tüpraş’ın tekel olduğunu söylemek doğru değildir.
Yukarıda da belirtildiği üzere, ülkemize akaryakıt
ithaline hiçbir mevzuat veya yapısal kısıtlama mevcut değildir. Aksine, dağıtım
şirketleri Tüpraş’tan alım yaptıklarında ÖTV’yi mal bedeli ile birlikte
ödedikleri, buna karşılık ithalat yaptıklarında ise ÖTV’nin teminata bağlanarak
tüketiciye ulaşmasının ardından devlete 15 günü aşkın gecikmeli olarak ödendiği
dikkate alındığında, ÖTV düzenlemesinin ithalatı teşvik ettiği açıkça
görülecektir.
1.
Rafineri Satış
Fiyatı Nasıl Belirleniyor?
Akaryakıt satış fiyatları, 1 Ocak 2005 öncesi
dönemde, yani rafineriler için ithalat koruması bulunan dönemde, 1998 yılında
yayımlanan OFM Otomatik Fiyatlandırma Mekanizması çerçevesinde
belirlenmekteydi. Mevcut durumda ise (ithalatın tamamen serbest olması ve
Tüpraş’ın özelleştirilmiş olması dikkate alınarak) Otomatik Fiyatlandırma
Mekanizması benzeri bir fiyatlandırma yapılmaktadır. Bununla birlikte açıkça
ifade etmek gerekirse mevcut durumda akaryakıt fiyatları Otomatik Fiyatlandırma
Mekanizmasına göre uygulanabilecek fiyattan daha düşük belirlenmektedir.
Şirketimiz ürün satış fiyatları, 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanununda tanımlandığı üzere “en yakın erişilebilir dünya serbest
piyasa oluşumu” olan,
• Akdeniz ürün fiyatları,
• Amerikan Doları satış kuru,
takip edilerek belirlenmektedir.
Petrol piyasalarında ham petrol ve ürünler Amerikan
Doları üzerinden işlem görmekte ve yurtiçi ürün fiyatları ham petrole değil,
her ürünün Akdeniz piyasasındaki fiyatına göre hareket etmektedir. Bu nedenle
de, ürün bazındaki hareketler dönemsel ve/veya mevsimsel olarak ham petrol ile
bire bir örtüşmemektedir.
Yasal tanım çerçevesinde Akdeniz piyasasındaki
petrol ürünleri fiyatlarında oluşan değişiklikler ve dolar kurundaki değişim
günlük olarak değerlendirilmekte ve bu iki faktöre göre oluşturulan yeni fiyat,
yürürlükteki satış fiyatlarımızdan anlamlı bir şekilde yukarı ya da aşağı yönde
farklılık gösterdiğinde, fiyat ayarlamaları yapılmaktadır. Bu şekilde
belirlenen yeni fiyatlar EPDK’ya, ilgili diğer kamu kuruluşlarına ve müşterimiz
olan akaryakıt dağıtım kuruluşlarına gönderilmektedir.
2.
Tüpraş ve
Akdeniz Bölgesi Akaryakıt Fiyatları Karşılaştırması
Akaryakıt fiyatları tespitinin temel ve belirleyici
kriteri, Akdeniz Piyasasındaki fiyatlar ve döviz kurlarındaki değişimlerdir.
Hatırlanacağı üzere petrol ve ürün fiyatları
küresel kriz öncesi 2008 yılı Temmuz ayında zirve noktasına ulaşmıştır. Ancak,
aşağıdaki tablodan görüleceği üzere, bugün itibariyle uluslararası piyasada
dolar bazında hampetrol %11 ve motorin fiyatı %19 daha düşük iken benzin fiyatı
%6 daha yüksektir. Aynı dönemde TL’deki %47 oranındaki değer kaybına da bağlı
olarak Türk Lirası bazında
·
Hampetrol fiyatları
%31,
·
Benzin fiyatları %55,
·
Motorin fiyatları %19
oranında yükselmiştir. Buna karşın, Tüpraş Rafineri
Satış Fiyatları ise,
·
Benzin için %49,
·
Motorin için %9
oranında artış göstermiştir. Açıkça görülmektedir
ki, Tüpraş fiyatlarındaki artış Akdeniz piyasası ürün fiyatlarındaki artışın
gerisindedir.
2012 yılı başından bugüne kadar benzin ve motorin
fiyatlarındaki değişimler aşağıdaki grafikle gösterilmektedir.
Buradan da görüleceği üzere, 2012 yılbaşından bu
yana, uluslararası piyasalardaki benzin fiyatları %22 oranında artarken,
motorin fiyatlarındaki artış % 5 seviyesinde kalmıştır. Bu ayrışma nedeniyle bu
dönemde benzin fiyatları artış yönünde olurken, motorin fiyatları inişli
çıkışlı seyir izlemiştir.
3.
Akaryakıt Pompa
Satış Fiyatı Nasıl Oluşur?
Akaryakıt pompa satış fiyatının içerisinde 3 adet
fiyat bileşeni bulunmaktadır. Bunlar;
1.
Rafineri Satış
Fiyatı/İthalat Fiyatı,
2.
Dağıtıcı Şirket/Bayi
Maliyet ve Kar Payı,
3.
Sabit tutarlı ÖTV ve
ÖTV dahil olmak üzere yukarıdaki toplam tutar üzerinden hesaplanan KDV’dir.
Karşılaştırmaya esas alınan tarihler itibariyle
benzin ve motorin pompa satış fiyatlarının bileşenlerini gösteren grafik
aşağıda verilmektedir.
Yukarıda yer alan grafikten de görüleceği üzere
akaryakıt pompa satış fiyatının içerisindeki en büyük pay vergidir. Vergi
yükünün en büyük dilimini ise litre başına sabit olarak alınan ÖTV
oluşturmaktadır. 1 litre benzin içerisindeki ÖTV 1,89 TL olup, bu tutar
üzerinden de %18 oranında KDV alındığından 1 litre benzin içerisinde sadece
ÖTV’den kaynaklanan vergi yükü 2,23 TL olmaktadır. Satış fiyatının içerisindeki
diğer unsurlardan alı nan KDV de dikkate alındığında 1 litre benzin
içerisindeki toplam vergi yükü 2,61 TL’ye ulaşmaktadır. Dolayısıyla, bugün
itibariyle benzin bedava olsa ve rafinerici, dağıtıcı, nakliyeci, bayi hiçbir
hizmet bedeli almasa dahi benzinin litresi yine de 2,61 TL’den az olmayacaktır.
1.
Tüpraş Rafineri
Marjının Akdeniz Gösterge Marjının Üzerinde Olmasının Nedenleri
Tüpraş Rafineri Satış Fiyatları uluslararası ürün
fiyatları paralelindedir. Dolayısıyla Tüpraş’ın karlılığı ve marjının gösterge
rafineri marjından daha yüksek olmasının nedeni yüksek satış fiyatları
değildir.
Akdeniz, Rotterdam, Singapur gibi gösterge marjlar
belli katsayılara göre teorik bazda hesaplanan ve genel gösterge niteliğinde
olan sanal verilerdir. Bir başka ifade ile Akdeniz marjının 2-3 dolar varil
civarında olması Akdeniz’deki rafinerilerin fiili olarak bu marjı elde ettiği
anlamına gelmemektedir. Akdeniz bölgesinde gelişmiş rafinerilerin fiili
marjları gösterge marjların üzerindedir.
Bu da gösterge marjın hesaplanmasındaki
varsayımlardan kaynaklanmaktadır. Zira gösterge marjlar satın alınan belli bir
cins ham petrolün aynı gün teorik bir ürün verimi ile petrol ürünlerine
dönüştürüldüğü ve aynı gün satıldığı varsayımıyla hesaplanmaktadır. Oysa
fiiliyatta bütün rafinerilerin ürün verimleri kullanılan ham petrol cinsine de
bağlı olarak farklılık göstermektedir. Örneğin gösterge Akdeniz marjının
hesabında sadece Rusya menşeli Ural tipi ham petrol kullanıldığı varsayılırken
fiiliyatta hiçbir rafineri sadece Ural tipi ham petrol kullanarak üretim
yapmamaktadır (Tüpraş 9 değişik ülkeden 13 değişik petrol tipi ile üretim yapmaktadır).
Dolayısıyla kullanılan ham petrolün ekonomisine bağlı olarak gerçek rafineri
marjı gösterge marjdan oldukça farklı olabilmektedir.
Ayrıca satın alınan ham petrolün aynı gün ürüne
dönüştürülerek aynı gün içerisinde satılması pratik olarak mümkün olmadığı gibi
teoride bile mümkün değildir. Dolayısıyla ham petrolün satın alındığı ve
ürünlere dönüştürülüp satıldığı zaman arasındaki fiyat farklılıkları fiili
rafineri marjını farklılaştırmaktadır. Bu zaman farklılığı doğal olarak
fiyatların arttığı dönemde gösterge marjdan daha yüksek fiili marj
hesaplanmasına neden olmaktadır. Bu nedenle 2011 yılı için açıklanan Tüpraş
marjı içerisinde stok kazancı da bulunmaktadır. Ancak stok etkisi doğal olarak
terse de dönebilmekte olup, nitekim optimum stok politikası uygulamasına rağmen
2008 yılında yaşanan krizde sadece Ekim ayında stoklardan 500 milyon doların
üzerinde zarar edilmiştir.
Tüpraş özelleştirildiği 2006 yılından itibaren bir
yandan AB standardı olan EURO 5 standardında ürün üretilmesi için gerekli olan
ana yatırım programını hızlandırırken diğer yandan, maliyet yapısını
iyileştirme, enerji verimliliği ve operasyonel mükemmellik programlarını başlatmıştır.
2006-2011 döneminin de toplam 2 milyar doların üzerinde yatırım yapılmış,
sadece operasyonel verimliliği arttırma ve enerji tasarrufuna yönelik olarak
tamamlanan 100’ün üzerindeki projeden toplam 600 milyon doların üzerinden
kazanç elde edilmiştir.
İzmit Rafinerisini dünyanın en gelişmiş
rafinerilerinden birisi düzeyine getirecek olan ve finansman anlaşması
imzalanarak inşa aşamasına gelen toplam 2,4 milyar dolara mal olacak Fuel Oil
Dönüşümü yatırımı da ilave edildiğinde 2006-2015 döneminde gerçekleştirilecek
yatırım tutarı 5,1 milyar dolara ulaşacaktır. Bu yatırım tutarı yıllık bazda
değerlendirildiğinde özelleştirme öncesi dönemin yaklaşık 5 katı yatırıma
karşılık gelmektedir.
Sonuç olarak, Tüpraş karlılığının yüksek olmasının
başlıca nedeni özelleştirme sonrası dönemde başlatılarak sonuçlandırılan
verimlilik artırıcı, maliyet azaltıcı yatırım projeleri ve operasyonel
başarıdır.

