Petrolün zirve yaptığı temmuz 2008’den bu yana benzin fiyatları reel olarak ne kadar arttı? Petrol fiyatları arttıkça TÜPRAŞ’ın karı da artıyor mu? İşte TÜPRAŞ’ın benzin fiyatlarıyla ilgili açıklaması...

     Tüpraş kamuoyunun tepkisini çeken benzin/dizel fiyatlarına ilişkin dün bir açıklama yaptı. Uzun süredir süren tartışmalar nedeniyle yapılan açıklamada özetle TÜPRAŞ benzin fiyatlarındaki artışın rafineriden kaynaklanmadığının altını bir kez daha çizdi. TÜPRAŞ’ın açıklamasında bazı yararlı tablolar da yer aldı. Petrol fiyatlarının zirve yaptığı Temmuz 2008 ile bugünkü fiyatların karşılaştırıldığı tablodan çıkan en ilginç sonuç ise şu; 4 yılda reel olarak benzin fiyatı neredeyse artmamış. Evet. 2008’in temmuz başından bu yana benzinin litresi yüzde 32,11 artmış. Ancak aynı dönemde TÜFE artışı yüzde 31,24. Benzinde reel fiyat artışı yüzde 0,66 olmuş. Buna karşın motorin bir başka değişle dizelin litre fiyatında ise reel olarak düşüş var. Dizelin litresi Temmuz 2008’den bu yana yüzde 16,91 artarken reel olarak yüzde 10,92’lik düşüş gözüküyor. TÜPRAŞ açıklamasında ayrıca şirketin karındaki artışın kar marjından kaynaklanmadığını şirketin yaptığı verimlilik yatırımlarından kaynakladığını da açıkladı. TÜPRAŞ’ın benzin fiyatlarının nasıl belirlendiğini ortaya koyduğu uzun açıklamasını okumak için haberin devamını tıklayın.



1-     Türkiye Akaryakıt Piyasası İşleyişi
1 Ocak 2005 tarihi öncesinde dağıtım şirketleri satışlarının ürünler bazında en az % 60’ını Tüpraş’tan almak zorundayken, 20 Aralık 2003’de yürürlüğe giren 5015 sayılı yasa gereği petrol ürünleri ithalatı, lisansı olan kuruluşlar için 1 Ocak 2005 tarihinden geçerli olmak üzere tamamen serbest bırakılmıştır. Bir başka ifade ile dağıtım şirketleri isterlerse sattıkları akaryakıtın tamamını ithal etmek imkanına sahiptirler.
Yakın bölgemizde 53’ü Akdeniz, 18’i Karadeniz’de olmak üzere toplam 71 rafineri bulunmaktadır.  Rusya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, İsrail, İtalya ve İspanya gibi bölge ülke rafinerilerinin yanı sıra Hindistan’dan ABD’ne kadar olmak üzere birçok ülke rafinerisi Türkiye akaryakıt piyasasını çok yakından takip etmekte ve tonda 1-2 dolarlık (litrede 0,02-0,04 kuruş) fiyat avantajlarını bile değerlendirerek ürünlerini ülkemizde rahatlıkla pazarlayabilmektedirler. 2010 yılı EPDK raporuna göre 21 ithalatçı dağıtım şirketi, 25’i aşkın ülkeden 8,6 milyon ton ürün ithalatı gerçekleştirmiştir.
Ülkemizde depolama lisansına sahip, dağıtım şirketlerine ait ithal ürün getirmeye imkan sağlayan terminallerin toplam kapasitesi 3,8 milyon m3 olup, bu terminaller üzerinden yılda yaklaşık 38,8 milyon ton ürün ithalatı yapılması mümkündür. 2011 yılı benzin ve motorin tüketimlerinin toplamının 17 milyon ton olduğu dikkate alınırsa ülkemiz ihtiyacının 2 katından daha fazla ithalat kapasitesi bulunmaktadır. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere 25’in üzerinde ikmal kaynağı ve yeterli ithalat kapasitesinin bulunduğu, 20 den fazla ithalatçının yer aldığı bir piyasada Tüpraş’ın tekel olduğunu söylemek doğru değildir.
Yukarıda da belirtildiği üzere, ülkemize akaryakıt ithaline hiçbir mevzuat veya yapısal kısıtlama mevcut değildir. Aksine, dağıtım şirketleri Tüpraş’tan alım yaptıklarında ÖTV’yi mal bedeli ile birlikte ödedikleri, buna karşılık ithalat yaptıklarında ise ÖTV’nin teminata bağlanarak tüketiciye ulaşmasının ardından devlete 15 günü aşkın gecikmeli olarak ödendiği dikkate alındığında, ÖTV düzenlemesinin ithalatı teşvik ettiği açıkça görülecektir.

1.      Rafineri Satış Fiyatı Nasıl Belirleniyor?
Akaryakıt satış fiyatları, 1 Ocak 2005 öncesi dönemde, yani rafineriler için ithalat koruması bulunan dönemde, 1998 yılında yayımlanan OFM Otomatik Fiyatlandırma Mekanizması çerçevesinde belirlenmekteydi. Mevcut durumda ise (ithalatın tamamen serbest olması ve Tüpraş’ın özelleştirilmiş olması dikkate alınarak) Otomatik Fiyatlandırma Mekanizması benzeri bir fiyatlandırma yapılmaktadır. Bununla birlikte açıkça ifade etmek gerekirse mevcut durumda akaryakıt fiyatları Otomatik Fiyatlandırma Mekanizmasına göre uygulanabilecek fiyattan daha düşük belirlenmektedir.

Şirketimiz ürün satış fiyatları, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda tanımlandığı üzere “en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa oluşumu” olan,
      •       Akdeniz ürün fiyatları,
      •       Amerikan Doları satış kuru,
takip edilerek belirlenmektedir.
Petrol piyasalarında ham petrol ve ürünler Amerikan Doları üzerinden işlem görmekte ve yurtiçi ürün fiyatları ham petrole değil, her ürünün Akdeniz piyasasındaki fiyatına göre hareket etmektedir. Bu nedenle de, ürün bazındaki hareketler dönemsel ve/veya mevsimsel olarak ham petrol ile bire bir örtüşmemektedir.
Yasal tanım çerçevesinde Akdeniz piyasasındaki petrol ürünleri fiyatlarında oluşan değişiklikler ve dolar kurundaki değişim günlük olarak değerlendirilmekte ve bu iki faktöre göre oluşturulan yeni fiyat, yürürlükteki satış fiyatlarımızdan anlamlı bir şekilde yukarı ya da aşağı yönde farklılık gösterdiğinde, fiyat ayarlamaları yapılmaktadır. Bu şekilde belirlenen yeni fiyatlar EPDK’ya, ilgili diğer kamu kuruluşlarına ve müşterimiz olan akaryakıt dağıtım kuruluşlarına gönderilmektedir.

2.     Tüpraş ve Akdeniz Bölgesi Akaryakıt Fiyatları Karşılaştırması
Akaryakıt fiyatları tespitinin temel ve belirleyici kriteri, Akdeniz Piyasasındaki fiyatlar ve döviz kurlarındaki değişimlerdir.
Hatırlanacağı üzere petrol ve ürün fiyatları küresel kriz öncesi 2008 yılı Temmuz ayında zirve noktasına ulaşmıştır. Ancak, aşağıdaki tablodan görüleceği üzere, bugün itibariyle uluslararası piyasada dolar bazında hampetrol %11 ve motorin fiyatı %19 daha düşük iken benzin fiyatı %6 daha yüksektir. Aynı dönemde TL’deki %47 oranındaki değer kaybına da bağlı olarak Türk Lirası bazında
·         Hampetrol fiyatları %31,
·         Benzin fiyatları %55,
·         Motorin fiyatları %19
oranında yükselmiştir. Buna karşın, Tüpraş Rafineri Satış Fiyatları ise,
·         Benzin için %49,
·         Motorin için %9
oranında artış göstermiştir. Açıkça görülmektedir ki, Tüpraş fiyatlarındaki artış Akdeniz piyasası ürün fiyatlarındaki artışın gerisindedir.

2012 yılı başından bugüne kadar benzin ve motorin fiyatlarındaki değişimler aşağıdaki grafikle gösterilmektedir.
Buradan da görüleceği üzere, 2012 yılbaşından bu yana, uluslararası piyasalardaki benzin fiyatları %22 oranında artarken, motorin fiyatlarındaki artış % 5 seviyesinde kalmıştır. Bu ayrışma nedeniyle bu dönemde benzin fiyatları artış yönünde olurken, motorin fiyatları inişli çıkışlı seyir izlemiştir.
3.     Akaryakıt Pompa Satış Fiyatı Nasıl Oluşur?
Akaryakıt pompa satış fiyatının içerisinde 3 adet fiyat bileşeni bulunmaktadır. Bunlar;
1.       Rafineri Satış Fiyatı/İthalat Fiyatı,
2.      Dağıtıcı Şirket/Bayi Maliyet ve Kar Payı,
3.      Sabit tutarlı ÖTV ve ÖTV dahil olmak üzere yukarıdaki toplam tutar üzerinden hesaplanan KDV’dir.
Karşılaştırmaya esas alınan tarihler itibariyle benzin ve motorin pompa satış fiyatlarının bileşenlerini gösteren grafik aşağıda verilmektedir.

Yukarıda yer alan grafikten de görüleceği üzere akaryakıt pompa satış fiyatının içerisindeki en büyük pay vergidir. Vergi yükünün en büyük dilimini ise litre başına sabit olarak alınan ÖTV oluşturmaktadır. 1 litre benzin içerisindeki ÖTV 1,89 TL olup, bu tutar üzerinden de %18 oranında KDV alındığından 1 litre benzin içerisinde sadece ÖTV’den kaynaklanan vergi yükü 2,23 TL olmaktadır. Satış fiyatının içerisindeki diğer unsurlardan alı nan KDV de dikkate alındığında 1 litre benzin içerisindeki toplam vergi yükü 2,61 TL’ye ulaşmaktadır. Dolayısıyla, bugün itibariyle benzin bedava olsa ve rafinerici, dağıtıcı, nakliyeci, bayi hiçbir hizmet bedeli almasa dahi benzinin litresi yine de 2,61 TL’den az olmayacaktır.

1.      Tüpraş Rafineri Marjının Akdeniz Gösterge Marjının Üzerinde Olmasının Nedenleri
Tüpraş Rafineri Satış Fiyatları uluslararası ürün fiyatları paralelindedir. Dolayısıyla Tüpraş’ın karlılığı ve marjının gösterge rafineri marjından daha yüksek olmasının nedeni yüksek satış fiyatları değildir.

Akdeniz, Rotterdam, Singapur gibi gösterge marjlar belli katsayılara göre teorik bazda hesaplanan ve genel gösterge niteliğinde olan sanal verilerdir. Bir başka ifade ile Akdeniz marjının 2-3 dolar varil civarında olması Akdeniz’deki rafinerilerin fiili olarak bu marjı elde ettiği anlamına gelmemektedir. Akdeniz bölgesinde gelişmiş rafinerilerin fiili marjları gösterge marjların üzerindedir.
Bu da gösterge marjın hesaplanmasındaki varsayımlardan kaynaklanmaktadır. Zira gösterge marjlar satın alınan belli bir cins ham petrolün aynı gün teorik bir ürün verimi ile petrol ürünlerine dönüştürüldüğü ve aynı gün satıldığı varsayımıyla hesaplanmaktadır. Oysa fiiliyatta bütün rafinerilerin ürün verimleri kullanılan ham petrol cinsine de bağlı olarak farklılık göstermektedir. Örneğin gösterge Akdeniz marjının hesabında sadece Rusya menşeli Ural tipi ham petrol kullanıldığı varsayılırken fiiliyatta hiçbir rafineri sadece Ural tipi ham petrol kullanarak üretim yapmamaktadır (Tüpraş 9 değişik ülkeden 13 değişik petrol tipi ile üretim yapmaktadır). Dolayısıyla kullanılan ham petrolün ekonomisine bağlı olarak gerçek rafineri marjı gösterge marjdan oldukça farklı olabilmektedir.
Ayrıca satın alınan ham petrolün aynı gün ürüne dönüştürülerek aynı gün içerisinde satılması pratik olarak mümkün olmadığı gibi teoride bile mümkün değildir. Dolayısıyla ham petrolün satın alındığı ve ürünlere dönüştürülüp satıldığı zaman arasındaki fiyat farklılıkları fiili rafineri marjını farklılaştırmaktadır. Bu zaman farklılığı doğal olarak fiyatların arttığı dönemde gösterge marjdan daha yüksek fiili marj hesaplanmasına neden olmaktadır. Bu nedenle 2011 yılı için açıklanan Tüpraş marjı içerisinde stok kazancı da bulunmaktadır. Ancak stok etkisi doğal olarak terse de dönebilmekte olup, nitekim optimum stok politikası uygulamasına rağmen 2008 yılında yaşanan krizde sadece Ekim ayında stoklardan 500 milyon doların üzerinde zarar edilmiştir.
Tüpraş özelleştirildiği 2006 yılından itibaren bir yandan AB standardı olan EURO 5 standardında ürün üretilmesi için gerekli olan ana yatırım programını hızlandırırken diğer yandan, maliyet yapısını iyileştirme, enerji verimliliği ve operasyonel mükemmellik programlarını başlatmıştır. 2006-2011 döneminin de toplam 2 milyar doların üzerinde yatırım yapılmış, sadece operasyonel verimliliği arttırma ve enerji tasarrufuna yönelik olarak tamamlanan 100’ün üzerindeki projeden toplam 600 milyon doların üzerinden kazanç elde edilmiştir.

İzmit Rafinerisini dünyanın en gelişmiş rafinerilerinden birisi düzeyine getirecek olan ve finansman anlaşması imzalanarak inşa aşamasına gelen toplam 2,4 milyar dolara mal olacak Fuel Oil Dönüşümü yatırımı da ilave edildiğinde 2006-2015 döneminde gerçekleştirilecek yatırım tutarı 5,1 milyar dolara ulaşacaktır. Bu yatırım tutarı yıllık bazda değerlendirildiğinde özelleştirme öncesi dönemin yaklaşık 5 katı yatırıma karşılık gelmektedir.

Sonuç olarak, Tüpraş karlılığının yüksek olmasının başlıca nedeni özelleştirme sonrası dönemde başlatılarak sonuçlandırılan verimlilik artırıcı, maliyet azaltıcı yatırım projeleri ve operasyonel başarıdır.