Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan ekonomi ile ilgili son
günlerdeki gelişmeleri CNBC-e Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Servet Yıldırım’a
değerlendirdi. Babacan IMF’nin G20 toplantısı için hazırladığı raporda Türkiye’nin
2012 büyümesini yüzde 0,4 tahmin etmesine ilişkin olarak ‘IMF biraz karmasar,
Dünya Bankası daha iyimser. Kuşkusuz çalışmalar yapıyorlar ancak sonuçta tahmin
modelleri de siyasi kararlarla ilgili ne koyarsanız ona göre ayrı sonuç çıkıyor’
şeklinde konuştu. Babacan üçüncü köprünün maliyetinin sadece köprü ve bağlantı
yolları ile yaklaşık 2,5 milyar dolara düştüğünü söyledi. Ali Babacan yılın ilk
25 günlük döneminde Türkiye’ye 3 milyar dolar girdiğini de açıkladı. Ali
Babacan’ın röportajının tamam için Haberin devamını tıklayın.
Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, Ağustos ayından yıl sonuna kadar olan dönemde, Merkez Bankasının çok
döviz sattığı dönemde dahi Türkiye'ye net anlamda toplam 5 milyar dolarlık döviz
girişi olduğunu bildirdi. Dünya Ekonomik
Forumuna katılmak üzere Davos'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Babacan, CNBC-e
televizyonunun sorularını yanıtladı. Merkez Bankası'nın ''Koridor
Uygulaması''na ilişkin bir soru üzerine Babacan, 2012 yılının her açıdan
dikkatle görülmesi gereken bir yıl olduğunu ifade etti. Bu yılın, risk primlerinin daha yüksek
seyredeceği bir yıl olacağını vurgulayan Babacan, geçen yılın başında çok
sağlam görülen ülkelerin risk primlerinde bile bir artış olduğuna dikkati
çekti.
Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan, bu yıl hedefledikleri bütçeye, Davos'a katılan ülkelerin gıpta ile
baktığını belirterek, ''Türkiye'nin bütçe açığı sorunu yoktur. Türkiye'nin bir
kamu borcu sorunu yoktur, artık bu tescil edilmiş durumda'' dedi. Uluslararası
kuruluşların büyüme tahminleri ile Orta Vadeli Program'daki (OVP) tahminler
arasındaki farka ilişkin bir soru üzerine Babacan, şu anda dünya ekonomisinin,
daha önce görülmemiş süreçler yaşadığını söyledi. Önümüzdeki 4-5 haftalık sürecin, pek çok
kararların alınacağı, çabaların gösterileceği bir dönem olacağını dile getiren
Babacan, şu anda Avrupa ve dünya ekonomisiyle ilgili çok farkı senaryoların
tartışıldığı bir dönemde olunduğunu vurguladı. Farklı varsayımlara göre farklı
projeksiyonların yapıldığını aktaran Babacan, bir çok konuda ciddi
belirsizlikler olduğunu ifade etti. Söz
konusu bilinmeyenlerin nasıl geliştiği ve hangi ülkede neye nasıl kararlar
verildiğine göre önümüzdeki dönemde gelişmelerin görüleceğini belirten Babacan,
böyle dönemlerde tahminlerde farklılıklar olabildiğini söyledi.
Risk
primlerindeki söz konusu artış ile Türkiye'de son dönemde enflasyonun yüksek
çıkmasının, Türk lirası bazında faizlerde artışı da beraberinde getirdiğini
anlatan Babacan, ''Biz bundan memnun muyuz? Kuşkusuz değiliz, ancak piyasa
koşulları gerektirdiği zaman böyle tablolar ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla
şartların farkında olmak, bu şartları kabul etmek ama bu şartlar içerisinde
daha iyiyi yapabilmenin çabası içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum'' dedi.
TÜRKİYE’YE DÖVİZ GİRİŞİ SÜRÜYOR
Başbakan Yardımcısı Babacan,
''Son dönemde Türkiye'ye yönelik bir spekülatif saldırı hissettiniz mi?''
şeklindeki soru üzerine de böyle bir gözlemleri olmadığını söyledi. Merkez
Bankasının ağustos ayından beri döviz satışı olduğunu anımsatan Babacan, şunları
kaydetti: ''Ağustos ayından yıl sonuna
kadar olan dönemde, Merkez Bankasının çok döviz sattığı dönemde dahi Türkiye'ye
net anlamda toplam 5 milyar dolarlık döviz girişi olmuş. Tüm işlemlere
baktığımızda 5 milyar dolar bir artı var. 1 Ocak'tan dün akşama kadar ki döneme
baktığımızda da yine artı 3 milyar dolarlık giriş var. Dolayısıyla büyüme
anlamında Merkez bankamızın döviz rezervleri biraz aşağı düştü, bu bir gerçek;
ama öte yandan Türkiye'nin toplam döviz varlıklarına baktığımızda bir kaybımız
yok. Tam tersine Türkiye'ye giriş devam ediyor.''
BÜYÜME
TAHMİNİNDE ŞU AN İÇİN REVİZYON YOK
Her kurumun farklı beklentisi,
farklı varsayımı olduğunu dile getiren Babacan, ''IMF, genelde biraz daha
karamsar. Dünya bankası ise biraz daha iyimser. Tüm bu ülkeler için, kuşkusuz
çok detaylı çalışmalar yapıyorlar ama iş dönüp dolaşıyor bazı siyasi kararlarla
ilgili varsayımlara dayanıyor. Tahmin modelleri de siyasi kararlarla ilgili ne
koyarsanız ona göre ayrı sonuç çıkıyor. Dolayısıyla biz, kendi tahminlerimizle
ilgili bir revizyona ihtiyaç görmedik, görmüyoruz'' diye konuştu.
HER
TÜRLÜ SENARYOYA HAZIRLIKLIYIZ
Başbakan Yardımcısı
Babacan, hem Dünya Bankasının hem de IMF'in Avro Bölgesinde bu yıl hafif bir
resesyon olacağını tahmin ettiklerini belirterek, senaryolara göre çok daha
kötü yada çok daha iyi sonuçlar da olabileceğini ifade etti.
''2012 yılı her senaryoya karşı çok iyi çalışıp hazırlıklı
olmamız gereken bir yıl'' diyen Babacan, bu yıl Davos'a katılanlar arasında
ortak bir kanaat olmadığını, ancak çok sayıda kötümser olduğunu söyledi. Bunun
zaten tahmin ettikleri bir tablo olduğunu dile getiren Babacan, her türlü
senaryoya hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı.
Faizlerin seviyesini de değerlendiren Babacan, Merkez
Bankasının, günün gereği olan politika faizini belirlediğini, ''Koridor
Uygulaması'' ile de esnek bir şekilde günlük ayarlamalar yapabildiğini
kaydetti. İşin içinde pek çok faktörün olduğunu dile getiren Babacan, şöyle
konuştu:
''Dolayısıyla biz kendimize dikkat edeceğiz, reformlarımızı
kararlılıkla yapmaya gayret edeceğiz. Sizin de burada bir kaç gündür
gözlemlediğiniz gibi Türkiye gerçekten olumlu bir gelişme olarak ayrıştırılmış
durumda. Artık Türkiye gerçek anlamda bölgesel bir güç ve küresel anlamda bir
aktör olarak artık iyici tescil edilmiş durumda. Davos'taki oturumlara bakın,
hangi konu olursa olsun oradaki 4-5 konuşmacıdan bir tanesinin Türkiye'den
geldiğini görürsünüz. Artık çok göz önünde ve görüşlerine çok dikkat edilen bir
ülke konumuna geldi Türkiye.''
Enflasyona ilişkin
değerlendirmelerde de bulunan Babacan, son 3-4 aydır enflasyondaki artışın en
önemli nedenlerinin kurdaki yükseliş, enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi,
ithalatla ilgili yapılan düzenlemeler ve yaşanan sel felaketi olduğunu
bildirdi.
Babacan, bu
sebeplerin Merkez Bankasının para politikasıyla çok da yakından alakalı şeyler
olmadığını belirterek, ''Bunlar Merkez bankasının düzeltebileceği şeyler değil
ve bir defalık ayarlamalar bunlar. Dolayısıyla bir defalık, geçici sebeplerle
olan enflasyonun yükselmesinden kaygı duymuyoruz. Kaldı ki maliye politikası
tarafında daha sıkı bir duruşumuz var. Geçen yılı beklediğimizden de daha düşük
bir açıkla kapattık. Bu yıl hedeflediğimiz bütçe de şöyle Davos'a katılan
ülkelere bakın, herkesin gıpta ile baktığı rakamlar. Türkiye'nin bütçe açığı
sorunu yoktur. Türkiye'nin bir kamu borcu sorunu yoktur artık bu tescil edilmiş
durumda'' şeklinde konuştu.
Bu yıl içerisinde de
gelişmeleri yakından takip edeceklerini vurgulayan Babacan, ''Belki yeni
sıkılaştırmalar gerekecek, belki bazı alanlarda gevşetmeler gerekecek ama o
günün, o haftanın, o ayın gereği neyse o yapılacak. Esneklik alanı bankacılık
ve para politikasında olacak ama maliye politikasındaki sıkı duruşumuz
değişmeyecek'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, kurdaki değişmelere ilişkin ise
hükümetlerinin kurdaki politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu ifade etti. Buna
karşın, kurumların veya şahısların kendi arzu ettikleri kur seviyeleri
olabileceğini belirten Babacan, Merkez Bankasının kurla ilgili söylediklerinin
de hükümetin kur politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu değiştirmeyeceğini
bildirdi. Merkez Bankasının enflasyon
endişesiyle hem fiili hem de sözlü müdahalelerle kuru belirli bir noktada
tutmaya çalıştığını, ancak önümüzdeki yıl bambaşka bir tablonun da ortaya
çıkabileceğini dile getiren Babacan, ''Bu, Merkez Bankamızın kendi görüşü,
kendi uygulamasıdır. Başka kurumlar da başka şeyler söyleyebilir ama ben bugüne
kadar ne Türk lirası değerlidir ne değersizdir ne inmelidir ne çıkmalıdır ne de
bugünkü seviye doğrudur veya yanlıştır dedim. Resmi politikamız bu. Onun
haricindeki söylemler, konjonktüreldir yada kurumların, şahısların kendi
görüşlerini belirler'' diye konuştu.
TEŞVİK
PAKETİNİ 2-3 HAFTAYA AÇIKLARIZ
Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan, yeni teşvik paketini 2-3 haftaya kadar sonuçlandırıp detaylarını
kamuoyuna açıklayacaklarını bildirdi. Dünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere
Davos'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Babacan, bir televizyon programında
soruları yanıtladı. Babacan, bir soru üzerine cari açıkta biraz gerileme
olacağını, bunun somut olarak görüldüğünü belirterek, ''(Cari açıkta
yapacağımızı yaptık, nasılsa artık düşmeye başladı ilgimizi başka bir alana
çevirelim) böyle bir şey asla söz konusu değil. Cari açıkla mücadelede hem
maliye politikası, hem para politikası, bankacılıkla ilgili düzenlemeler devam
edecek'' dedi. Zor kararlar ve gerektiğinde sıkılaştırıcı tedbirler almaktan
korkmadıklarını ifade eden Babacan, dolayısıyla 'büyüme olsun da ne olursa
olsun ya da bu yıl büyüyelim de gelecek yılı sonra düşünürüz' şeklinde
yaklaşmadıklarını, kendileri için sürdürülebilir büyümenin önemli olduğunu
söyledi. Bu yıl yüzde 4 değil de yüzde 6, 7 veya 8 büyümeyi sağlayacak tedbirleri
gerekirse alabileceklerini ancak bu şekilde 2013 yılının çok ciddi riske
girebileceğini anlatan Babacan, şöyle konuştu: ''Dolayısıyla 2012 yılını,
koşarken biraz daha yürümeye geçtiğimiz, biraz enerjimizi topladığımız, nefes
aldığımız ve bundan sonraki hamle için hazırlandığımız bir yıl olarak düşünmek
lazım. Çünkü sürekli koşmak ve performansı zorlayacak şekilde koşmanın nasıl
bünye üzerinde olumsuz etkileri olabilirse, aynı ekonomi için de öyle. Yani
büyüyelim ama kaynaklarımızla orantılı bir şekilde tasarruflarımızla orantılı
bir şekilde büyüyelim.''
Babacan, yeni teşvik
paketiyle ilgili soruyu yanıtlarken de bu konudaki çalışmaların tamamlanmasına
az kaldığını, teşvik paketini 2-3 haftaya kadar neticelendirip detaylarını
kamuoyuna açıklayacaklarını kaydetti. Bölgesel teşvik kavramını
güncelleyeceklerini anlatan Babacan, ayrıca stratejik sektörlere özel teşvikler
uygulayacaklarını, yüksek teknoloji ve yüksek katma değer üreten bazı
sektörlere ve ürünlere yoğunlaştırılmış teşvik programları uygulayacaklarını
bildirdi.
3.KÖPRÜ’DE
YENİ PROJE İLE MALİYET DÜŞTÜ
Babacan, İstanbul'a
üçüncü köprü konusunda 2 gün önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ilgili
bakanlarla birlikte toplantı gerçekleştirdiklerini, durum değerlendirmesi
yaptıklarını anlattı. Toplantıda, teklifin neden gelmediği ve ne yapılması
gerektiğini ele aldıklarını ifade eden Babacan, şunları kaydetti: ''Sayın
Başbakanımız haritaları aldı önüne, projelere baktı ve şöyle bir talimatı oldu;
üçüncü köprü ile sadece bağlantı yollarını ayrı bir proje olarak ayırıyoruz.
Çünkü üçüncü köprü, bağlantı yolu ve otoyol sistemi olarak tek bir proje olarak
dizayn edilmişti ve 6 milyar dolarlık tahmini bir proje söz konusuydu. Uzun
vadeli ve finansmanı çok kolay değil. Dolayısıyla bu projeyi acil ihtiyacımız
olan üçüncü köprü ve sadece bağlantı yolu olarak biraz daraltıp bu daralmış
haliyle tekrar bir yap-işlet-devret ihalesine çıkma kararı aldık. Burada şu
önemli; ağır taşıt trafiğinin üçüncü köprüye yönlendirilmesi gerekiyor. Üçüncü
köprü, zaten birinci ve ikinci köprülerin üzerindeki yükü almak için yapılacak.
Şu anda hemen uygulanacak karar, projeyi biraz daraltıp sadece üçüncü köprü ve
bağlantı yolları olarak sınırlayıp, bazı garantileri getirip tekrar
yap-işlet-devret ihalesine çıkmak.''
''6 milyar dolarlık
proje, rakamsal olarak neye düşecek'' şeklindeki soru üzerine de Babacan, bu
rakamların ihale soncunda ortaya çıkacağını ama 2,5 milyar dolar seviyesine
düşebileceğini öngördüğünü söyledi. Babacan, bu sayede de ihaleyle
ilgilenenlerin sayısının artacağını kaydetti.
2B
ARAZİLERİ
Babacan, 2B'den ne kadar bir gelir elde edilmesinin
beklendiği yönündeki soruya da ''2012 yılı bütçemizde bunu sıfır kabul ettik.
Yani 2B'den hiç para gelmeyecek kabul ettik ve bütçemizi ona göre yaptık.
Dolayısıyla 2B'den ne kadar tahsilat olursa o bütçeye artı bir gelir olarak
kaydedilmiş olacak'' yanıtını verdi. Ne kadar gelir elde edileceğine yönelik
farklı senaryoların bulunduğunu anlatan babacan, ''Vatandaşlarımızın ne kadarı
peşin ödemeyi seçecek, ne kadarı taksitli ödeyecek bunlara bağlı olarak durum
değişecek. Ama orada kesinleşen kararlarımızdan bir tanesi rayiç değeri baz
almak olacak. Rayiç bedelin de belli bir yüzdesini vatandaşlarımızdan talep
etmiş olacağız'' diye konuştu.
FRANSA
İLE İLİŞKİLER
Babacan, Fransa'da, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni
iddialarının reddedilmesinin suç sayılmasını öngören düzenlemeyle ilgili olarak
da sürecin henüz tamamlanmadığını, bu kararın Fransa anayasasına uygun olup
olmadığına yönelik bazı çalışmalar yapıldığını belirtti. Söz konusu teklifin ne
kadar yanlış olduğunu herkesin gördüğünü belirten Babacan, ''Hukukçular ve
kendi meclislerinin anayasa komisyonu başkanı bile 'bu yanlıştır, anayasaya
aykırı iş yapıyorsunuz' diyor. Uluslararası hukuka göre ve kendi hukuklarına
göre tamamen yanlış olan bir adımı atmaya çalışıyorlar'' dedi. Artık Avrupa
ekonomilerinin büyüyemediğine işaret eden Babacan, ''Avrupa'yı Avrupa yapan
demokrasidir, hukuk devleti olmasıdır, temel hak ve özgürlükler konusundaki
özellikleridir. Avrupa'nın hala bir saygınlığı varsa bu konulardır. Şimdi eğer
tek dayanak noktaları olan bu konularda da bir gevşeme bir geri adım olursa
nasıl ekonomik ve finansal açıdan bir çöküş dönemindeyseler aynı siyasi açıdan
da bir çöküş dönemine girerler... Yani bu kadar yanlışın içine hep beraber
düşeceklerine ben ihtimal vermiyorum'' şeklinde değerlendirmede bulundu.