Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Fatih Özatay bugünkü
yazısında Merkez Bankası’nı eleştirdi. Özatay şunları yazdı:“Ağustos ayında
mademki riskten kaçınma eğiliminin ve belirsizliğin arttığını görüyorsunuz,
bunun kur üzerinde etkili olmayacağını nasıl düşünebilirsiniz? Neden hemen faiz
indirip iki ay sonra faizi neredeyse eskisinin iki katına yükseltmek zorunda
kalıp bir de yüklü döviz satışlarına başlıyorsunuz? Evet, bu nasıl iş?”
Bu kadarı da fazla
Dr.Fatih Özatay
Neden faiz indirip iki ay sonra faizi
eskisinin iki katına yükseltmek zorunda kalıp bir de yüklü döviz satışlarına
başlıyorsunuz?
2011’e damgasını vuran
yurtiçi ekonomik gelişmenin Merkez Bankası’nın (TCMB) yeni para politikası
olduğunu düşündüğümü salı günü belirtmiştim. TCMB, aynı gün, 2012’de
uygulayacağı para politikasının çerçevesini 2002’den bu yana yaptığı gibi
bizlerle paylaştı. Açıklanan çerçeve 2011’in ağustos ayından bu yana uygulanan
politikadan önemli bir farklılık göstermiyor. Bugün TCMB’nin yayımladığı
raporda ne yazık ki yer alan önemli bir çelişkiye değineceğim. Bu çelişki,
2011’deki para politikasının neden bu kadar karmaşık ve kafa karıştırıcı
olduğunu gayet net gösteriyor.
Raporun 7 ve 8’inci
paragraflarından: “2011 yılı ağustos ayından itibaren küresel büyümeye ve bazı
Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ilişkin endişelerin derinleşmesi
nedeniyle küresel ölçekte riskten kaçınma eğiliminin arttığı ve risk
iştahındaki oynaklığın tarihsel olarak yüksek seviyelere geldiği gözlenmiştir...
Küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurtiçi iktisadi faaliyet
üzerinde durgunluğa yol açma riskini azaltmak için de politika faizinde ölçülü
bir indirime gidilmiştir.” (4 Ağustos’taki 50 baz puanlık indirimden söz
ediliyor.)
Raporun 9’uncu paragrafından:
“Türk Lirası’nda ağustos ayından itibaren küresel risk iştahının bozulmasıyla
ortaya çıkan aşırı değer kaybı ve yılın son çeyreğinde fiyatı
yönetilen/yönlendirilen ürünlerdeki ayarlamalar nedeniyle kısa vadede
enflasyondaki yükselişin öngörülenden daha hızlı olacağı anlaşılmıştır. Bu
durumun orta vadeli enflasyon beklentilerini ve görünümünü etkilemesini
engellemek amacıyla Merkez Bankası ... piyasaya yapılan fonlamayı ayarlayarak
para piyasasındaki gecelik faiz oranlarının politika faizinden daha yüksekte
oluşmasına izin vermiştir.”
Şimdi dikkat: Koşullar
değişirse elbette kararlarınızı ve dolayısıyla politika araçlarınızın yönünü
değiştirirsiniz. Yani bugün faizi indirmeniz, yarın arttırmanızı haksız
göstermez. Yağmur yağıyorsa şemsiye ile çıkıyoruz. Güneşli havada şemsiye
almıyoruz yanımıza. Koşullar değişiyor çünkü. Ama aynı koşullar altında 180
derece farklı iş yaparsanız bu ‘garip’ olur. TCMB ne yazık ki aynı koşullar
altında bu tür bir davranış sergilediğini bir güzel anlatıyor. Yetmiyor, aynı
anlatım 37 ve 38’inci paragraflarda da devam ediyor.
Uzatmayayım, özetle: Ağustos ayında Avrupa’da kamu borcuna
ilişkin endişeler derinleşiyor. Riskten kaçınma eğilimi artıyor. Bu eğilimdeki
oynaklık da artıyor. TCMB faiz indirimine gidiyor (7, 8 ve 37’nci paragraflar).
9 ve 38’inci paragraflarda yine aynı koşullara atıf var: Ağustos ayından
itibaren riskten kaçınma artıyor. Lira değer kaybediyor. Enflasyon yükseliyor.
TCMB piyasada yüksek faiz oluşmasına izin veriyor. Bu nasıl iş?
Denilebilir ki düşürülen faiz, haftalık politika faizi. Yüksek
olmasına izin verilen ise piyasadaki gecelik faiz. Ama zaten politika
faizinizin amacı piyasada oluşan gecelik faizi etkileyip bu yolla da mevduat ve
kredi faizini etkilemek değil mi? Yani para politikası kararları ile asıl
etkilemeye çalıştığınız piyasa faizi değil mi? Dolayısıyla sonuç değişmiyor:
Faizi düşürüyorsunuz ama koşullar değişmediği halde iki ay sonra faizi
yükseltiyorsunuz (İndirim 4 Ağustos’ta, piyasa faizini yükselten uygulama 20
Ekim’de).
Ağustos ayında mademki riskten kaçınma eğiliminin ve
belirsizliğin arttığını görüyorsunuz, bunun kur üzerinde etkili olmayacağını
nasıl düşünebilirsiniz? Neden hemen faiz indirip iki ay sonra faizi neredeyse
eskisinin iki katına yükseltmek zorunda kalıp bir de yüklü döviz satışlarına
başlıyorsunuz? Evet, bu nasıl iş?