Korona virüs günlerinde, para basmak ya da basmamak! İşte bütün mesele bu


Evdekal haklı çağrısı daha ne kadar uygulanabilir. İşe gidemeyen ya da geliri düşen hanehalkı destek olmadan ne kadar evde kalabilir? Çare ekonomistlerin normal koşullarda şeytandan bila daha zararlı gördükleri kamunun para basması olabilir mi? En Ortodoks ekonomistler bile savunmaya başladığı bu çare çokta tartışılıyor. Peki kim savunuyor, kim karşı çıkıyor. Ekonomistleri kutuplaştıran! tartışmayı sizin için derledik..


Corona Virüs nedeniyle tüm dünya ve tabi ki Türkiye olağanüstü dönemlerden geçiyor. Virüsün yayılım hızı, sağlık sisteminin bu virüse ne kadar dayanacağı en temel sorularımızdan biri olsa da, ekonominin geleceği insanları en az virüs kadar endişelendiriyor.

Toplumun önemli bir kısmının evine kapanması 'insanlar geçimini nasıl sağlanacak?' Sorusunu gündemin ilk sırasına yerleştiriyor. Hükümetler insanlara oldukça evde kal çağırısı yaparken  Hanehalkını direkt desteklemeye yönelik önlemleri-her haneye para vermek gibi- devreye aldı.

Biraz ütopik görünse de serbest piyasa ekonomisinin kalesi konumudaki birçok ülke (Örn; ABD, İngiltere,Fransa)  vatandaşa direkt destek uygulamalarına  başladı. Peki Türkiye neden bu yönetme henüz başvurmadı?

Bu soruya verilen yanıt genellikle kaynağımızın olmadığı yönünde. Peki öylese ne yapılacak? İşte bu noktada eski bir uygulama yeniden gündeme geldi: Para basmak ya da para basmak!

Ekonomistlerin neredeyse 'Şeytan' muamelesi yaptıkları para basma yöntemi orta ve uzun vadede yaratacağı enflasyon nedeniyle normal dönemlerde akıllara bile getirilmemesi gereken bir yöntem. Ancak zaman normal değil ve en ortodoks iktisat teorisini savunanlardan bile bugün 'Para basalım' önerisi gelmeye başladı.

KİM NE DEDİ?

Piyasanın sözüne en çok güvenilen, sosyal medyada en fazla takipçi sayısına sahip Hazine eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez takipçilerinden bu yönde gelen soruları
"Artık konu enflasyondan hatta ekonomiden başka yerlere evrildi. Sağlıktan önemli bir şey yok. Para bassınlar ama bunu açıklasınlar. Kaynağı belirsiz program inandırıcı olmuyor'  diyerek yanıtladı. 

Eğilmez " Ekonomik Daralmayı minimum düzeyde tutabilmek için öneri' başlıklı son yazısında şu çarpıcı cümleyi kullandı.

"Para basarak finansman sağlama konusunda öneride bulunacağımı rüyamda görsem inanmazdım. Ne var ki 'zor oyunu bozar' diye bir söz vardır ve bugünkü koşulları bundan daha iyi tanımlamak mümkün değil. Covid - 19 virüsünün yarattığı ve yaratacağı sorunlar bizi öyle bir noktaya getirdi ki bu aşamada enflasyonun yükselmesi gibi meseleler ikinci plana düşmüş bulunuyor. "

Eğilmez yazısında, Hazine'nin Merkez Bankası'ndan geçici olarak Kısa Vadeli Avans Kullanması Hakkında Yasa Tasarısı önerisi de sunuyor.

Ankara'da faaliyetlerini sürdüren düşünce kuruluşu TEPAV yayınladığı ve Merkez Bankası eski Başkanı Yardımcısı Fatih Özatay'ın kaleme aldığı en son raporda da kamunun olağanüstü dönemlerde olağanüstü önlemler alınması gerektiğinin altı çizilerek parasal genişleme savunuluyor. TEPAV raporunda şu noktaların altını çizdi:


"Hadisenin boyutu nedeniyle, meseleye, değer zincirlerini gözetmeden genel olarak maliye politikasını kullanarak destek vermek ve aynı zamanda para politikasını klasik kriz önlemleri çerçevesinde uygulamak –likidite desteğinin artırılması ve ucuzlatılması- çerçevesinden çıkarak bakmakta sayısız yarar var. Meseleyi, belli bir hedefe yönelik olarak mali destek verilebilir mi ve bunu finanse etmek için parasal genişlemeye gidilebilir mi diye düşünmek gerekiyor. Öncelikle bunun sürekli değil, geçici bir süre için sistemi işletmek, iflasları ve işsizlik artışını önlemek amaçlı olduğunu unutmamak gerekiyor.

İkincisi, bu tedbirin küresel salgınla mücadele stratejisinin olumsuz iktisadi etkisini izale etme amaçlı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Üçüncüsü, bu öneriyi uygulamaya aktarmak kolay değil, bu konuda bir an önce sağlıklı bir tartışma açarak akıllı bir planlama süreci başlatmak gerekiyor. Sosyal mesafe koyma süresi içinde, iktisadi işleyiş büyük bir kırılmaya uğramadan, kimse işini kaybetmeden, ödemeler sistemi aksamadan, işletmelerin hayatiyetlerini koruyarak işlerini devam ettirilebilmesi için sıra dışı bir tedbir düşünmek gerekiyor. Bu tedbir, David (2004)’ün önerdiği “devletin temel risk yöneticisi” rolüne uygun bir tedbir olmalı."

Özatay'ın kaleme aldığı rapordu kamunun Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın ihraç edeceği Devlet İç Borçlanma senetlerinin, Merkez Bankası tarafından alınması ve bu yöntemle kaynak elde edilmesi öneriliyor. TEPAV'ın önerisi şöyle:

"Genel talep düşüşünü telafi etmek üzere ihtiyaç duyanlara alım garantisi olarak milli gelirin yüzde 10’u kadar bir kaynak aktarıldığını düşünelim. Bunu finanse etmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı GSYH’nin yüzde 10’u kadar Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) ihraç edebilir. Böylece DİBS stoku bu kadar artar. Bu DİBS’ler Merkez Bankası’na –yasasında geçici bir değişiklik yapılarak- satılabilir. Böylece Merkez Bankası bilançosu büyür ve Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkez Bankası’na belli bir vadede borçlu kalır. Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkez Bankası’ndan elde ettiği parasal kaynağı genel talep düşüşü nedeniyle zor durumdaki nihai mal ve hizmet üreticisi şirketlere aktarır."

TEPAV aynı şekilde çıkarılacak tahvillerin Merkez Bankası'nı satılması yoluyla elde edilecek kaynakların İşssizlik Fonu'na aktarılarak hanehalkına destek verilmesi gerektiğini de savunuyor.
  
Ancak bu konuda Eğilmez ve TEPAV'ın raporunda yer alan önerilere katılmayanlar da bulunuyor.

ÜÇER-İMAMOĞLU TARTIŞMASI!
Ekonomist Murat Üçer, para basma- ya da para yaratma- önerileri konusunda acele edildiğini savunuyor.  Üçer, konuyla ilgili attığı tweette şu görüşlere yer verdi:

"Para basma olayinda acele ediliyor. Konustugumuz basit bir yan etki degil, hiperenflasyon, dis borç ödeyememe tam bir yıkım olabilir. Önce düzgün analiz lazım: olan kaynaklarimiz nedir/en etkin nasıl kullanılır – arz/kredibilite sorununu, sadece parayla çözemezsiniz. "

Üçer'in argümanına, Türkiye'nin kamu dışı milli gelirinin %50'sini temsil eden şirketlerin oluşturduğu Türkiye Sanayici ve İş  Adamları Derneği (TÜSİAD)'ın Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu'ndan yanıt geldi. İkili arasında Twitter'da şu yaratıcı tartışma yaşandı;

Zümrüt İmamoğlu: Vakit yok. Geç kalan destek işe yaramaz, çok daha büyükleri gerekir. İstihdam kayıpları bu krizde çok hızlı çok ciddi boyutlara ulaşabilir. Bunu engellemek ilk öncelik olmalı. Bunun yolu devletin ücret garantisi vermesi. MB desteği olmadan öyle bir kaynak olmadığı çok açık.'

Murat Üçer: Zümrüt, Nasreddin Hocanın yüzüğü misali, parayla bu isin çözüleceğini sanmak ilüzyon; para arzı, talebinden çok daha hızlı artarsa, ki bu koşullarda öyle olacak, para basmak istihdamı kurtarmaz (ekonomik krizi derinleştirip) daha beter eder...

Zümrüt İmamoğlu: Çözecek demiyorum ama yangına köpük sıkmazsanız bütün ev kül olabilir diyorum. Kaldı ki ekonomik krizden değil, ekonomi dışı bir nedenden duruyor her şey ve gerçekten geçici, kısa vadeli bir duruş. Ekonomik kriz olsa ben de para basmaya sıcak bakmam.


GÜRKAYNAK: IMF’YE GİDİLSİN
Sosyal Medya'da ekonomistler arasında para basma konusunda bu ve bunun gibi bir çok tartışma yaşanıyor.

Yine Dünya Gazetesi Yazarı Aladdin Aktaş 'Para Basmak, şimdi değilse ne zaman' başlıklı yazısında konuyu gündeme taşıdı. Aktaş, twitter'da şu görüşlere yer verdi:

"Her ilacın yan etkisi vardır, her ekonomik önlemin de... Para basmak da normalde kötü bir önlemdir. Ama hastayı kaybetmektense yan etkiler göze alınır. Basılacak para çalışana gidecek ve küçük esnaf ve KOBİ'lere destek olacaksa…"


Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Refet Gürkaynak, SÖZCÜ gazetesine verdiği demeçte, Türkiye'nin IMF'e başvurması gerektiğini savundu. Para basmayı doğru bulmayan Gürkaynak Türkiye gibi şirketleri ve hazinesi döviz borçlusu olan ülkelerin ise para basarak ya da uygun şartlarda dış borç alarak şirketlerini kurtarma imkanı bulamayacağını, Türkiye'nin kaynağı sadece IMF'den alabileceğini ifade etti. Para basmayı bir seçenek olarak görmeyen Gürkaynak, Corona virüsü yüzünden insanların evlerine kapanmasıyla dünya genelinde daha önce hiç yaşanmamış bir krizin patlak verdiğini, önlem alınmaması halinde tüm dünyada şirketlerin batacağını, çok sayıda insanın işsiz kalacağını söyledi.


YEŞİLADA: MB PARA BASACAK, HALKA DAĞITACAK
Ekonomist Atilla Yeşilada da para basmayı kendine has üslubuyla savundu. Normal koşullarda bu öneriye karşı çıkacağını vurgulayan Yeşilada mevcut durumun para basmayı mecbur kıldığını belirterek SÖZCÜ Gazetesi'nden Özlem Ermiş Bayhan'a verdiği röpörtajda şunları söyledi:
"Merkez Bankası para basacak, bankalara ya da servet fonuna verecek, oradan halka dağıtılacak. Ben normalde böyle bir şey duyduğumda zehir yutmuş gibi olurum ama şu durumda bir itirazım yok. Başka çare yok gibi görünüyor. Bu önlem Kemoterapi gibi; pek çok zararı var bünyeye ama yaşamak için şart… Burada uyarım; dağıtılacak parayı alanların bu nakti döviz almak için kullanmasının önüne geçilmesini sağlamak."

Tüm bu tartışmalar konusunu en net özetleyen sosyal medya paylaşımı, Bloomberg Türkiye editörlerinden deneyimli ekonomi gazetecisi Kerim Karakaya(dan geldi. Karakaya attığı twette eonomistlerin iki kutuba ayrıldığı şu şekilde özetledi.
“Ne yapılmalı” sorusu için şu ana kadar iki kamp oluştu: 1- IMF’ye gitmekten başka çare yok 2- Hükümetin IMF’ye gitmeyeceğini biliyoruz. Acele aksiyon lazım. Para basmaktan başka çare yok Üçüncü yol önerisi yok ya da henüz ben görmedim."


Ekonomisayfasi.com olarak bu tartışmaları size sadece aktarmakla yetindik. Ancak tartışma bir süre daha devam edecek gibi duruyor.

NOT: Bu yazıda ismi geçen ekonomist, kurum ve kişileri twitter adresleri şöyledir

Mahfi Eğilmez @mahfiegilmez
Zümrüt İmamoğlu @Zumrut_Imamoglu
Aladdin Aktaş @Alaattin_Aktas
Murat Üçer @EMuratUcer
Atilla Yeşilada @AtillaYesilada1
Fatih Özatay @OzatayFatih
Kerim Karakaya @kerimkarakaya34
Refet Gürkaynak @RefetGurkaynak



#EVDEKAL TÜRKİYE