Sermaye Piyasası’nın
bütün oyuncuları biraraya geldi ve ‘Yatırımcı seferberliği’ başlatıldı.
Başlatıldı ama yatırımcı için ne yapılacak? Hangi kararlar alınacak? Küçük
yatırımcı haklarını korumak için hangi düzenlemeler yapacak? En önemli
konulardan biri temettü... Borsayı sadece hisse senedi değer artış kazanç yeri
olarak görmek yerine, hisseden karpayı geliri de elde etmeyi unuttuk. Yeniden
hatırlayabilecek miyiz. Abdurrahman Yıldırım’dan çok güzel bir analiz...
Karı paylaşmadan
asla
Sermaye piyasası kurumlarının katılımı ile yatırımcı seferberliği başlatıldı. Bizim piyasamızda eksik olan yerli yatırımcıdır. Eğer yerlilerin güveni yeniden sağlanır ve bu piyasaya çekilebilirse yabancıların iştahı da o ölçüde artacak. Onların da aradığı daha derin bir piyasa, daha likit hisse senetleri ve yerel talebin büyüklüğüdür. Yerel tarafın büyümesi yabancı tarafının ilgisini de artırabilecektir. Sonuçta Türkiye sermaye piyasası daha büyüyecek, yabancının gelmesiyle borç yaratmayan portföy yatırımları artacaktır. Şirketler böyle bir piyasada daha sağlıklı ve uzun vadeli finansman bulabileceklerdir.
KAR PAYI AZ: Diyelim ki, ilan edilen seferberlik başarıya ulaştı, yatırımcı sayısını çoğalttık, güvenini yeniden kazandık, sermaye piyasasına da getirdik.Burada kalmalarını nasıl sağlayacağız? 1990 yılı büyük piyasa patlamasıyla zaten bir milyon yatırımcıya ulaşılmıştı. Halk borsaya hucum etmişti. Sonra bu kitleyi piyasada tutamadık. Sayısı artan aracı kurumların batmaması için seans salonlarını kurduk, yatırımcı olarak gelenleri al-satçı yaptık çıktık. Uzun vadeli olması gereken piyasayı kısa vadeye dönüştürdük, tuzağa düştük.
Buradaki temel yanlışlardan biri, şirketlerin zaman içinde temettü verimliliğinin düşmesidir. Temettü verimliliği yüzde 10'lar civarından yüzde 2'lere indi. Bu düzey de diğer gelişmekte olan borsaların ve gelişmiş borsaların ortalamasının altındadır.
PERFORMANS DA AZ: Karlar dağıtılmadı ve şirkette kaldı da ne oldu? Şirketler büyüdü. Bu büyümenin hisse senedi fiyatlarına yansıması gerekir. Yansıdı da. Ama fiyat performansı yönünden Türkiye piyasası dünya ortalamasını yenebilmiş de değil. MSCI Dünya ve MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi 1988 başından bu yana hesaplanıyor.
-MSCI Dünya Endeksi 100 değerinden 2011 sonunda 300'e ulaşmış, yüzde 200 prim yapmış.
-Gelişen Piyasalar Endeksi 100'den 912'ye ulaşmış. Yüzde 812 gibi bir artışı söz konusu.
-İMKB Endeksi ise dolar bazında 0.77 sentten 2.70 dolara yükselmiş ve yüzde 250 artmış. Yerli yatırımcı için dolar bazında hesaplamaya gerek yok, nokta atışı şeklinde yapılan hesaplamalar da pek gerçeği yansıtmayabilir, denilebilir. İMKB'nin dolar bazındaki getirisini bir kat artıralım, gelişen piyasalarınkini de gerçekçi hesaplayamıyorlar diye düşürelim, yine ortada değer artışı üstünlüğü yok. Temettü de yoksa bu piyasanın farkı nerede olacak?
OYUNA ZORLAMAK: Yabancı için bu piyasa yerliye oranla daha cazip.Çünkü TL değer kazandığından ve onlar da döviz bozdurarak bu yatırım yaptıklarından dolayı bir kazanç da oradan elde ediyorlar.
Ama yerli için bu ikinci kazanç söz konusu değil. Ana hissedar, şirketi yönetiyor. Şirketi yönetmekle şirketin küçük hissedarı olmak arasında dağlar kadar fark var. 5 yıl, 10 yıl ana hissedar bile kar dağıtmadan nasıl yapabilir? Ancak örtülü kazanç aktarımı ile. Kimse kimseye sonsuz vadeli kredi açmıyor, geri dönüşsüz sermaye de vermiyor. Dünya ölçeğinde bir şirkete konan sermayenin 10 yıl gibi bir sürede geri alınması esas kabul ediliyor. Kar ve kar payı dağıtımı yoksa, küçük hissedara ve sermaye piyasasına gelenlere değer artışına oynamaktan ve spekülasyon yapmaktan başka yol kalmıyor. Bu durumda borsa elbette oyun yerine döner. Böyle bir oyun da, sürekli yeni yatırımcıların gelmesi halinde devam eder. KesildiğindePonzi Finansman Modeli gibi, çöker.
HAVA OYUNUNDAN FARKI: Osmanlı döneminde Galata Borsası'nda da hava oyunları çok yaygındı. Bu konuda Borsa Komiseri'nin yazdığı bir kitap da var. Hava Oyunları kitabında Borsa Komiseri Abidin Paşa yerli Müslüman halkın bu işe hiç bulaşmamasını tavsiye ediyor. Adı üstünde hava oyunları.
Şimdiki yöneticiler ise borsaya gelin çağrısı yapıyor. Bu işi hava oyunu olmaktan çıkartacak temel olgu da temettüdür. Son sözü Abidin Paşa'nın Hava Oyunları'nı kitaplaştıran SPK İstanbul Temsilcisi Celali Yılmaz'aannesinin tavsiyesinden aldık.
SONUÇ: "Oğlum, hiçbir zaman doğruluktan şaşma! Doğruluğun ipi incelir ama kopmaz." Hava Oyunları kitabını yazan Dr. Celali Yılmaz'a annesinin öğüdü.
Sermaye piyasası kurumlarının katılımı ile yatırımcı seferberliği başlatıldı. Bizim piyasamızda eksik olan yerli yatırımcıdır. Eğer yerlilerin güveni yeniden sağlanır ve bu piyasaya çekilebilirse yabancıların iştahı da o ölçüde artacak. Onların da aradığı daha derin bir piyasa, daha likit hisse senetleri ve yerel talebin büyüklüğüdür. Yerel tarafın büyümesi yabancı tarafının ilgisini de artırabilecektir. Sonuçta Türkiye sermaye piyasası daha büyüyecek, yabancının gelmesiyle borç yaratmayan portföy yatırımları artacaktır. Şirketler böyle bir piyasada daha sağlıklı ve uzun vadeli finansman bulabileceklerdir.
KAR PAYI AZ: Diyelim ki, ilan edilen seferberlik başarıya ulaştı, yatırımcı sayısını çoğalttık, güvenini yeniden kazandık, sermaye piyasasına da getirdik.Burada kalmalarını nasıl sağlayacağız? 1990 yılı büyük piyasa patlamasıyla zaten bir milyon yatırımcıya ulaşılmıştı. Halk borsaya hucum etmişti. Sonra bu kitleyi piyasada tutamadık. Sayısı artan aracı kurumların batmaması için seans salonlarını kurduk, yatırımcı olarak gelenleri al-satçı yaptık çıktık. Uzun vadeli olması gereken piyasayı kısa vadeye dönüştürdük, tuzağa düştük.
Buradaki temel yanlışlardan biri, şirketlerin zaman içinde temettü verimliliğinin düşmesidir. Temettü verimliliği yüzde 10'lar civarından yüzde 2'lere indi. Bu düzey de diğer gelişmekte olan borsaların ve gelişmiş borsaların ortalamasının altındadır.
PERFORMANS DA AZ: Karlar dağıtılmadı ve şirkette kaldı da ne oldu? Şirketler büyüdü. Bu büyümenin hisse senedi fiyatlarına yansıması gerekir. Yansıdı da. Ama fiyat performansı yönünden Türkiye piyasası dünya ortalamasını yenebilmiş de değil. MSCI Dünya ve MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi 1988 başından bu yana hesaplanıyor.
-MSCI Dünya Endeksi 100 değerinden 2011 sonunda 300'e ulaşmış, yüzde 200 prim yapmış.
-Gelişen Piyasalar Endeksi 100'den 912'ye ulaşmış. Yüzde 812 gibi bir artışı söz konusu.
-İMKB Endeksi ise dolar bazında 0.77 sentten 2.70 dolara yükselmiş ve yüzde 250 artmış. Yerli yatırımcı için dolar bazında hesaplamaya gerek yok, nokta atışı şeklinde yapılan hesaplamalar da pek gerçeği yansıtmayabilir, denilebilir. İMKB'nin dolar bazındaki getirisini bir kat artıralım, gelişen piyasalarınkini de gerçekçi hesaplayamıyorlar diye düşürelim, yine ortada değer artışı üstünlüğü yok. Temettü de yoksa bu piyasanın farkı nerede olacak?
OYUNA ZORLAMAK: Yabancı için bu piyasa yerliye oranla daha cazip.Çünkü TL değer kazandığından ve onlar da döviz bozdurarak bu yatırım yaptıklarından dolayı bir kazanç da oradan elde ediyorlar.
Ama yerli için bu ikinci kazanç söz konusu değil. Ana hissedar, şirketi yönetiyor. Şirketi yönetmekle şirketin küçük hissedarı olmak arasında dağlar kadar fark var. 5 yıl, 10 yıl ana hissedar bile kar dağıtmadan nasıl yapabilir? Ancak örtülü kazanç aktarımı ile. Kimse kimseye sonsuz vadeli kredi açmıyor, geri dönüşsüz sermaye de vermiyor. Dünya ölçeğinde bir şirkete konan sermayenin 10 yıl gibi bir sürede geri alınması esas kabul ediliyor. Kar ve kar payı dağıtımı yoksa, küçük hissedara ve sermaye piyasasına gelenlere değer artışına oynamaktan ve spekülasyon yapmaktan başka yol kalmıyor. Bu durumda borsa elbette oyun yerine döner. Böyle bir oyun da, sürekli yeni yatırımcıların gelmesi halinde devam eder. KesildiğindePonzi Finansman Modeli gibi, çöker.
HAVA OYUNUNDAN FARKI: Osmanlı döneminde Galata Borsası'nda da hava oyunları çok yaygındı. Bu konuda Borsa Komiseri'nin yazdığı bir kitap da var. Hava Oyunları kitabında Borsa Komiseri Abidin Paşa yerli Müslüman halkın bu işe hiç bulaşmamasını tavsiye ediyor. Adı üstünde hava oyunları.
Şimdiki yöneticiler ise borsaya gelin çağrısı yapıyor. Bu işi hava oyunu olmaktan çıkartacak temel olgu da temettüdür. Son sözü Abidin Paşa'nın Hava Oyunları'nı kitaplaştıran SPK İstanbul Temsilcisi Celali Yılmaz'aannesinin tavsiyesinden aldık.
SONUÇ: "Oğlum, hiçbir zaman doğruluktan şaşma! Doğruluğun ipi incelir ama kopmaz." Hava Oyunları kitabını yazan Dr. Celali Yılmaz'a annesinin öğüdü.
