TÜSİAD TBMM gündemindeki ‘ilköğretim ve Eğitim Kanuni ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni eleştirdi.
Kuruluştan yapılan yazılı açıklamada ‘Gündemdeki kanun teklifi mevcut durumdan
dahi geriye gidişe yol açacaktır. Türkiye’nin ihtiyacı olan eğitim reformu bu
değildir.” Şeklinde görüş bildirdi. Kanun teklifine göre ilköğretimde zorunlu
eğitimin 4 yılı örgün eğitim daha sonraki 4 ve sonraki 4 yıl açık öğretim ile
yapabilme olanağı getiriliyor. Halen ilköğretimde 8 yıl zorunlu eğitim koşulu
bulunuyor. TÜSİAD’ın açıklamasının detayları için haberin devamını tıklayın.
TÜSİAD:
“TBMM gündemindeki kanun teklifi mevcut durumdan dahi geriye gidişe yol
açacaktır. Türkiye’nin ihtiyacı olan eğitim reformu bu değildir”
TÜSİAD,
TBMM gündemindeki “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında bir açıklama yaptı. Açıklamada
aşağıdaki görüşlere yer verildi:
“Demokratik, ekonomik ve sosyal yönden gelişmiş
bir ülke olmak yolunda, eğitim reformunda önceliğimiz yaratıcılık,
yenilikçilik, eleştirel düşünme, araştırma, analitik ve yabancı dil becerileri
yüksek gençler yetiştirmek olmalıdır. Çocuklarımızın iyi birer dünya vatandaşı
olmaları için çevre bilinci, cinsiyet eşitliği, insan hakları, çok kültürlülük
gibi konularda da erken yaşlardan itibaren eğitilmeleri önem taşımaktadır.
Demokratikleşme süreciyle iyi eğitimli, çoğulcu, özgürlükçü niteliklere sahip
bir topluma ulaşmak ana hedef olmalıdır. TBMM’ye sunulan kanun teklifinin ise,
bu hedeflere nasıl hizmet edeceği şüphelidir.
Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime
geçildikten sonra ilköğretime erişimde sayısal sorunlar önemli ölçüde aşılmakla
birlikte, kaliteli eğitim verilmesi, okula düzenli devam ve ilköğretimi
tamamlama konularında sıkıntılar devam etmektedir. Dolayısıyla temel eğitimde
öncelik, “nitelikli bir eğitimin, eşitlik çerçevesinde” tüm çocuklarımıza
sunulması olmalıdır.
Katılımcı ve kapsamlı bir müzakere süreci
işletilmeden gündeme getirilen söz konusu kanun teklifinin ise birçok açıdan
sakıncalar barındırdığı görülmektedir:
Zorunlu eğitimin süresi uzatılırken okul öncesi
eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması büyük önem taşımaktadır. Kanun
teklifinde bu yönde bir düzenleme yapılmadığı gibi, zorunlu eğitim süresinin 12
yıla çıkarılması kararı için de herhangi bir takvim öngörülmemiştir.
Hızlı teknolojik değişimler, toplumdaki herkesin
bu değişime ayak uydurmak için temel eğitimlerinin ve becerilerinin güçlü
olmasını gerektirmektedir. Bu husus, rekabet gücümüzün artması bakımından önem
taşımaktadır. Kanun teklifiyle mesleki yöneltme ve yönlendirmenin erken yaşlara
çekilmesinin; temel eğitim ve becerilerin yetersiz kalması ve bilinçsiz meslek
seçimleri gibi riskleri bulunmaktadır. Ayrıca bu düzenleme, mesleki
yönlendirmeyi geciktirmeye ilişkin diğer AB ülkeleri politikaları ile de
çelişmektedir. Bunun yanında çıraklık yaşının 11’e indirilmesi sonucunu
doğuracak bir düzenlemenin sakıncaları da dikkate alınmalıdır. Son yıllarda
ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin ortaöğretim içindeki payının önemli ölçüde
yükseldiği de düşünüldüğünde, verilen eğitimin niteliğine öncelikle odaklanma
gereği açıktır.
Teklifte, ilköğretimi iki kademeye ayırma ve ilk
kademe sonrasını açık öğretimle ilişkilendirme yönündeki düzenlemelerin
özellikle kız çocuklarının eğitime katılım ve okula devamları açısından
yaratabileceği sakıncalar ayrıca endişe vericidir. Bunun yanında, ilköğretim
birinci kademeden ikinci kademeye geçişin yeni bir merkezi sınav modelini
beraberinde getirip getirmeyeceği de belirsizdir.
Sonuç olarak; TBMM gündemindeki kanun teklifi
mevcut durumdan dahi geriye gidişe yol açacaktır; Türkiye’nin ihtiyacı olan
eğitim reformu bu değildir. Bu çerçevede, teklifin gündemden çıkarılması ve
eğitim sistemimizde reformların bilimsel dayanakları sağlam, mevcut kazanımları
dikkate alan ve nicelik ile nitelik sorunlarını çözmeye yönelik bir yaklaşımla
ve katılımcı bir süreçle gerçekleştirilmesi gereklidir.”