Türkiye 41’inci futbol federasyonu başkanını seçerken,
futbolun ekonomisi ne durumda? Türkiye futbol ekonomisinin en önemli uzmanı
olan Tuğrul Akşar’dan Dünya Gazetesi’nde güzel bir Avrupa futbolu analizi...
Avrupa futbolu çöküyor mu?
Avrupa futbolu çöküyor mu?
UEFA'nın kendisine bağlı 53 ülke federasyonunda mücadele
eden Avrupalı 734 üst düzey profesyonel kulübün 2010 tarihli finansal
verilerine göre Kulüp Lisanslama Kriterleri kapsamında düzenlediği finansal
rapor geçen ay yayınlandı. Raporda çok ilginç istatistikler ve finansal
bilgiler mevcut. Bu rapor Avrupa futbolunun içinde bulunda vaziyet hakkında da
bize ilginç bilgiler veriyor.
Raporda yer alan verilere göre Avrupa futbolu gırtlağına
kadar borca batmış durumda. Ya da finans literatürüne uygun konuşacak olursak,
Avrupalı kulüplerin yer aldığı liglerden 19'u borca batık durumda ve bu
liglerde yer alan kulüplerin neredeyse üçte ikisinden fazlasının gelirleri
giderlerini karşılamakta yetersiz kalıyor. Bu nedenle bu liglerde yer alan
kulüpler yoğun borçlanmaya yönelerek, bu açıklarını kapatmaya çalışıyor. Aşırı
borçlanma ise kulüpleri ciddi finansal darboğazlara sokmuş durumda.
Avrupa futbolu iflasa gidiyor
Bu rapor sonrası UEFA Başkanı Michel Platini Fransız Le
Monde gazetesinde geçen ay bir söyleşi yaptı ve "Avrupa futbolunun hızla
çökmeye doğru gittiğini; belirten Platini, yaşanan durumun son derece endişe
verici olduğunu ve UEFA Başkanı olarak Avrupa futbolunun iflas etmesine izin
veremeyeceğini dile getirdi. "Ülkelerden kemer sıkmalarını
isteyemeyeceğimiz gibi, hareketsiz de kalamayız. Bu yüzden finansal fair-play
uygulamak zorundayız" yorumunu yapan Platini, "Kulüpler, ligler,
federasyonlar harekete geçmemizi bekliyor. Futbolu kurtarmamız lazım" dedi
Kulüplerin gelirleri arttı ama zararları da!
Doç. Dr. Kutlu Merih ile hep dile getirdiğimiz futbol
paradokslarından birisi yine acımasız bir şekilde bu konuda diyalektiği
çalıştırmış görünüyor. Bu paradoksu kısaca anımsatacak olursak, Futbol Yönetimi
kitabımızda da detayıyla belirttiğimiz üzere, futbol kulüplerinde
"gelirler arttıkça, giderler ve buna bağlı olarak verimsizlik ve zararlar
da artıyor"
UEFA tarafından düzenlenen bu rapordan da açıkça
görülebileceği üzere, bu durum aynen bizim dile getirdiğimiz gibi gerçekleşti. 2010
finansal verilerine göre Avrupalı 735 futbol kulübünün gelirleri 2009 yılına
göre yüzde altı artarak 12.8 milyar euroya yükseldi. Yine bu kulüplerin son beş
yıldaki gelirleri %42 artarak 9 milyar eurodan 12.8 milyar euroya ulaştı.
Söz konusu rapora göre Avrupa futbolunda son beş yıl içinde
kulüplerin zararları ise, 216 milyon eurodan 1.64 milyar euroya ulaştı. Son bir
yıl içinde ise bu zarar yüzde otuzaltı artarak artarak 1.2 milyar eurodan 1.6
milyar euroya yükseldi. Futbolun hızla uçuruma doğru yol alması karşısında,
mevcut duruma müdahalede geç kalınıp kalınmadığı sorusu adı geçen dergi
tarafından Platini'ye sorulduğunda ise, Platini'nin yorumu: "Ticari
kuruluşlara uygulanan kurallar, futbol kulüplerine de uygulanmış olsaydı,
sektör çoktan iflas etmiş olurdu. Kulüpler her zaman kurallar üstü yaşadılar ve
borçlanma hakkına sahip oldular. Futbolcu maaşlarına bütçesinin yüzde yüzünden
fazlasını ayıran kulüpler bile var! Fakat finansal fair-play ile, kulüpler
uyulması gereken kurallar olduğunu öğrendiler. Daha da önemlisi 2013 itibariyle
cezalara maruz kalabileceklerini biliyorlar" şeklinde oldu.
Rapordan ana başlıklar
UEFA'nın 2014-15 sezonundan itibaren uygulamaya almaya
çalıştığı Finansal Fair-Play uygulaması kapsamında düzenlenen bu raporda yer
alan bilgileri kısaca ana başlıklar altında özetleyecek olursak;
- Kulüplerin toplam zararı bir yılda 1.2 milyar eurodan 1.6
milyar euroya yükseldi.
- Kulüplerin geliri 800 milyon dolar artış göstererek 12.8
milyar euroya çıktı.
- Ancak aynı şekilde giderleri 1.1 milyar dolar arttı ve
14.4 milyar euroya yükseldi.
- Yaklaşık 650 kulüp yüzde 56 kayıp yaşadı.
- Bütün kulüplerin yıllık zararı yüzde 36 arttı ve 400
milyon euroyu buldu.
- Son iki yılda Şampiyonlar Ligi'nde ve Avrupa Ligi'nde
mücadele eden 200'den fazla kulüplerin yüzde 65'i kazandıklarından fazlasını
harcadı.
- Avrupa'daki liglerden 19'u finansal açık verirken, 11'i
ise fazla veriyor.
- Kulüplerin 2010'da yaptıkları transfer ile oyunculara
ödedikleri ücret ve maaş harcamaları toplamı , bir önceki yıla göre %14 artarak
8.2 milyar euroya ulaştı.
- Kulüplerin yapmış oldukları transfer harcamaları içinde
transfer için ödedikleri komisyonlar toplamı 775 milyon euroya ulaştı.
- Avrupalı kulüplerin toplam aktifleri 21 milyar euroya
ulaşırken, pasifteki borçlar toplamı ise 8.6 milyar euro olarak gerçekleşti.
Platini'nin sağ kolu olan UEFA Genel Sekreteri Infantino
ise, "bu verilerin ürkütücü olduğunu" belirterek, "Bu negatif
sarmalı sona erdirmeli ve kulüplerin başarı için kumar oynamasına engel
olmalıyız. Bu son uyandırma alarmıydı. Avrupa'da futbolu kurtarmak için bu
durumu çok hızlı bir şekilde düzeltmemiz gerekiyor" şeklinde beyanda
bulunarak, konunun ciddiyetini tekrar gözler önüne serdi.
Finansal Fair-Play nedir?
Kulüplerin finansal olarak daha sağlıklı bir mali yapıya
sahip olmaları ve rekabeti ekonomik olarak daha eşit koşullarda
sürdürebilmelerine olanak sağlamaya yönelik olarak UEFA tarafından 2009 yılında
kabul edilen Finansal Fair-Play kuralları, ilk kez 2012 yılı itibariyle hayata
geçirilmesi düşünülmüşse de kulüplerin hazır olmaması nedeniyle 2015'e
ertelenmişti. Bu sezondan itibaren kademeli olarak başlayan Finansal
Fair-Play'in kuralları öz itibariyle;
1. Denk bütçeyi zorunlu kılıyor.
2. Kulüplerdeki ortak/yönetici ya da üçüncü kişilere ait
fonların iadesinin sağlanmasını amaçlıyor.
3. Kulüplerin transfer harcamalarında gelirlerinin yüzde
yetmiş beşini aşmamaları tavsiye olunuyor.
Yukarıda ana ögeleri sayılan Finansal Fair-Play
Kriterleri'nin operasyonel boyuttaki aşağıdaki koşullarının da, 2014-15
sezonuna kadar kulüplerce sağlanmış olması gerekiyor.
- Avrupa Kupaları'na katılmak isteyenler 2014-15 sezonunda
bilançolarını dengelemeliler.
- 2011-12 sezonu ilk sezon. Üç yıl içinde en fazla 45 milyon
euro zarar etmelerine izin veriliyor.
- 2015-16 sezonu itibariyle izin verilen yıllık zarar ise en
fazla 30 milyon euro olabilecek.
- 2018 yılına kadar zararda olan kulüpler ise bu zararlarını
yıllık 10.5 milyon seviyesine çekmek zorundalar.
- Kulüplerin gelirleri; bilet satışları, yayın hakları,
ödüller, ürün satışı, reklam, oyuncu satışları üzerinden değerlendirilmeli.
- Giderler ise transfer ve ücretler üzerinden
değerlendirilecektir. Bunun dışında, stat, tesis, altyapı yatırımları gider
olarak kayda geçirilemeyecek.
Sonuç
Avrupa futbolunun son beş yılda gelirleri önemli artışlar
kaydederken, giderlerinde de önemli artışlar yaşandı. Avrupalı üst düzey
kulüplerin gelirleri ile giderleri arasındaki bu açığın artması kulüpleri yoğun
olarak yabancı kaynak arayışına itti. Bunun doğal sonucu ise aşırı borçlanma
oldu. Ancak, aşırı borçlanmanın en büyük sıkıntısı, mali ve iktisadi
konjonktürün giderek bozulduğu Avrupa'da kulüplerin fonlama olanaklarını
daralttı ve finans maliyetlerini artırdı. Bu ise kulüplerin çok ciddi finansal
darboğazlara girmesine neden oldu. Nitekim İskoç liginin asırlık kulüplerinden
Glasgow Rangers'ın 59 milyon sterlinlik borcu ile kayyuma gitmek durumunda
kalması, bu anlattıklarımızın pratikteki en son örneği olarak karşımıza
çıkıyor.
Peki ne yapmalı?
Bu konuya ilişkin düşünce ve görüşlerimiz ile önerilerimizi
sizlerle bu sütunlarda paylaşacağız.