Osmanlı da Euro krizine benzer sorunla karşılaştı? Peki çözümü nasıl buldu? Merkel’in merhemi acaba Osmanlı mı?


    Euro Bölgesi’nin içinde bulunduğu kriz tüm küresel ekonomiyi tehdit eder hale geldi. Bir yıl önce kimsenin aklına gelmeyen sorular bugün herkes tarafından soruluyor. Ülkeler Euro’yu terk eder mi? Euro Bölgesi dağılır mı? Bir Euro Bölgesi ülkesi iflas eder mi? Tüm bu sorunların temelinde ise aynı para birimini  kullanan ama birbirinden tamamiyle farklı ekonomik yapıları olan ülkeler yatıyor. Euro Bölgesi’ni bir arada tutma yükü ise, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in omuzlarına yüklenmiş gibi görünüyor. Bundan yüzyıllarca önce Osmanlı İmparatorluğu da benzer sorunlarla karşılaşmıştı. Peki Osmanlı nasıl bir çözüm buldu? 
CNBC-e editörü Enis Şenerdem CNBC-e Business Dergisi için yazdı

     Macaristan’dan Kırım’a uzanan bir coğrafyada döneminin en büyük imparatorluğu olan Osmanlı da çareyi imparatorluk içinde Euro Bölgesi’ne benzeyen para birlikleri oluşturmakta bulmuştu. Balkanlarda, Kuzey Afrika’da ve Kırım bölgesinde ortak para bölgeleri oluşturuldu. Ancak tek bir farkla. Osmanlı, Avrupa Birliği gibi idealist bir yaklaşımla topraklarının tümünde Akçe kullanılmasını dayatmadı. Yani Osmanlı İmğaratorluğu’nda hiçbir zaman Akçe Birliği yoktu.
Kırım Bölgesi fethedildikten sonra bölgenin hanları Osmanlı’nın derebeyleri haline geldiler. Ancak parasal olarak hiçbir zaman İstanbul’a bağlı olmadılar. 15. Yüzyılda Kırım fethedildiğinde bögenin para birimi, üzerinde Cengiz Han’ın mühürünü taşıyan “Tamga” idi. Osmanlı, gümüş tamgaların darphanelerde basılmasına izin verdi.  Böylece Osmanlı’dan çok daha farklı bir idare sistemine sahip olan göçebe Kırım topluluklarının parasal sistemi fetihten dolayı zarar görmeyecekti. Osmanlı’da Kırım parasının adı kefevi akçe olmuş, bir de kur oluşturulmuştu. 15. yüzyılda 1 akçe 2 kefevi akçeye denk geliyordu. İlerleyen dönemlerde ise, bu oran 1’e 11’e kadar geriledi.
    Macaristan ve çevresinde de Osmanlı akçesi resmi para birimi değildi. Macaristan’ın o dönemde tam bir sınır bölgesi olması, ticaret yollarının merkezi haline gelmesini sağlamıştı. Bölgede darphanelerin olmamasına karşın tam bir uluslararası ekonomi işliyordu. Hırvat Groatı, Polonya Thaleri ve bölgedeki küçük krallıkların para birimleri Macaristan’da şimdiki deyişle likiditeyi sağlıyordu. 16. Ve 17. yüzyıllarda Osmanlı tüm bu para akımlarını durdurup akçeyi empoze etmenin tüm ticareti öldüreceğini fark edip sistemi olduğu gibi korumaya karar verdi.
Tüm bu para birlikleri için tek bir istisna vardı. O da dönemin bağımsızlık sembolü olan altın paralar. Osmanlı’nın darphanelerinde basılan altın Sultaniler, tüm mparatorluğun resmi altın parasıydı ve büyük çaplı uluslararası ticaretin ana para birimiydi. Sultani’nin Avrupa muadili Venedik dükası ile eşdeğer tutulması, Avrupa ile ticaretin kolaylaştırılmasını sağlıyordu. Bu sistem az da olsa Euro’ya geçiş öncesinde Avrupa Birliği’nin yapısına benzetilebilir. Euro’ya geçecek olan ülkeler önce elektronik para transferlerinin tamamını ECU adı verilen sanal para birimi üzerinden yapmış ancak yerel ekonomilerde kendi marklarını, franklarını ve drahmalarını kullanmaya devam etmişlerdi. Bu sistemin başarısı Euro projesinin destekçilerini de umutlandırmıştı.
    Osmanlı’nın parasal birliklere çözüm ürettiği dönem ile Euro Bölgesi arasında yüzyıllarca fark olmasına karşın temel ekonomik soru aynıydı: Farklı ekonomik yapıları olan bölgelerin parasal sistemi nasıl yönetilebilir? Osmanlı’nın geliştirdiği pragmatik çözümler İmparatorluğun çöküş dönemine kadar ayakta kalmayı başarırken, onuncu yılını yeni dolduran daha idealist Euro Bölgesi’nde dağılma korkuları gün geçtikçe artıyor.
Kaynak: Yazıda Şevket Pamuk’un “Osmanlı Parasal Sistemi 1500-1700” makalesinden yararlanılmıştır