İhracatçıdan Babacan'a eleştiri: Rekabetçi kur talep ettik, aşırı yüksek kur değil. Krizde sağladığımız başarı gölgelenmemeli

    Türkiye İhracatçılar Meclisi dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bugün de Merkez  Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın açıklamalarına yanıt verdi. TİM ihracatçının başarısının gölgelenmemesi gerektiğini belirtti. TİM ihracatçının her zaman rekabetçi kur istediğini, aşırı yüksek kurun ihracatçıya fayda getirmediğinin altını çizdi. Dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yaptığı açıklamada ihracatçıya seslenerek ‘2008’de ortalama dolar kuru 1.29, 132 milyarlık ihracatımız var, 2011’de 1.67, 134 milyarlık ihracatımız var. Yani, 2008’le mukayese ettiğimizde dolar kurunda ciddi bir artış olmasına rağmen 134 milyardayız. Dolayısıyla, bugünkü ihracatımız bu kurun hak ettiği ihracat değil. Madem kur buralara çıktı, bu kurun hakkını özellikle ihracatçılarımızdan bekliyoruz’ demişti. Bugün de MB Başkanı Başçı, ihracatçıların 2012 yılında Eximbank kredileriyle destekleneceğini açıklamıştı.

Ali Babacan ne demişti? TİM ne cevap verdi?Haberin devamında:

ALİ BABACAN NE DEMİŞTİ(5 Ocak 2011-dün MÜSİAD toplantısında yaptığı konuşmadan)
Biliyorsunuz, bizim geçen yılki ihracatımız çok şükür Cumhuriyet tarihinin rekoru oldu. Ancak, şunu da unutmamak lazım: 2008 yılına göre sadece bir 2 milyarlık falan artışımız var. 2008’de biliyorsunuz 132 milyardı, işte 2011’de ancak onu biraz geçebildik, 134’e ulaşabildik. Rekordur, doğru, ama ihracatta daha çok koşmamız gerektiği de bir gerçek yani artık başardık, bu iş oldu demekten çok uzağız. Onun için, pazarlarımızın hızla geliştirilmesi gerekiyor, Avrupa’ya olan bağımlılığımızın azaltılması gerekiyor. Şu anda yaklaşık yüzde 45-46 ağırlığı var Avrupa Birliği’nin tüm ihracat pazarlarımız içerisinde. Bunu tabi Avrupa’ya sattığımız malı azaltarak değil diğer ülkelere sattığımız malı çoğaltarak ancak sağlayabileceğiz.
2008’de ortalama dolar kuru 1.29, 132 milyarlık ihracatımız var, 2011’de 1.67, 134 milyarlık ihracatımız var. Yani, 2008’le mukayese ettiğimizde dolar kurunda ciddi bir artış olmasına rağmen 134 milyardayız. Dolayısıyla, bugünkü ihracatımız bu kurun hak ettiği ihracat değil. Madem kur buralara çıktı, bu kurun hakkını özellikle ihracatçılarımızdan bekliyoruz, çok daha yüksek ihracat rakamlarına inşallah önümüzdeki yıl ulaşmak istiyoruz. Geçen yılın ortalaması 1.67, bugünlerde nerde olduğunu biliyorsunuz. Gelecek yılın ortalama seviyelerini de dikkate aldığımızda 2012 yılının gerçekten ihracatta tam bir patlama yılı olması lazım. Yani, eğer kur yardım edecekse kurdan artık yardım bu kadar, kurdan daha fazlasını beklememek lazım ihracata destek açısından.

İHRACATÇI NE CEVAP VERDİ?
“Küresel ekonomide yaşanan daralmalara, Avrupa ülkelerinde yaşanan finansal darboğaza, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan kargaşa ve istikrarsızlık ortamına rağmen 2011 yılında Türkiye’nin ihracatını 134,6 milyar dolara ulaştıran Türk ihracatçısının başarısı her türlü övgüyü hak etmektedir. İhracatçıların başarısına gölge düşmemesi gerekir. İhracatçı, küresel pazarlarda talepte yaşanan sert düşüşlere rağmen yeni pazarlara açılarak, proaktif pazarlama yaparak, ürün kalitesini ve ürün çeşitliliğini geliştirerek Cumhuriyet tarihi rekoru kırdı.
 2008 yılında 15,9 trilyon dolarlık dünya mal ticaretinden 132 milyar dolar pay alırken, 2011 yılında 15,2 trilyon olması beklenen dünya mal ticaretinden 134,6 milyar dolarlık pay almak net bir başarı göstergesidir.
 Türk ihracatçılarının temsilcisi Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak her zaman rekabetçi kur talep ettik. Kurların aşırı derecede yükselmesinin ihracatçının lehine olmadığını sürekli ifade ettik. Bizim rekabetçi kur talebimizin aşırı yüksek kur ile ilişkisi yoktur. Son üç ayda yaptığımız tüm açıklamalarda kurda oluşan seviyenin yüksek olduğunu, dolar kurunda 1,70 – 1,80 arasında olması gerektiğini ifade ettik. Nitekim son ihracatçı eğilim anketimizde ihracatçılarımızın ideal kur seviyesinin piyasada oluşan yüksek kur seviyesinin altında olduğunu da gördük.
 2023 Türkiye İhracat Stratejisi’nin öngördüğü 500 milyar dolar ihracat için yıllık ihracat artış oranının ortalama % 12 seviyesinde olması yeterli iken,  Türkiye % 18,2’lik bir artış yakalayarak hedeflerinin ötesine çıkmayı sağlamayı başardı.”