Dertli bankalar bakandan isteklerde bulundu, Babacan kibar ama kararlı bir şekilde reddetti

İSTEK 1:
Bankalar: Getirilen düzenleme değişikleri 8 milyar TL ek yük getirdi
Babacan: Biz buna yük demiyoruz, zor dönemler için yapılmış hazırlık, yedek akçe diyoruz

İSTEK 2:
Bankalar: Kredi kartına tek limit konusunda bir açıklama bekliyoruz.
Babacan: Bugünden yarına olacak bir konu değil ama gündemimizde var

İSTEK 3:
Bankalar: Zorunlu karşılıklara faiz ödenmesini istiyoruz.
Babacan: Bu konu Merkez bankasının yetkisinde onlarında gündeminde böyle bir şey yok.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Bankaların üst düzey yöneticileri Bankalar Birliği’nde basın kapalı bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, bankalar getirilen çeşitli düzenleme değişikliklerinin bankalara maliyetinin 8 milyar TL’yi geçtiğini belirtti. Toplantı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ali  Babacan ise bankalara yanıt verdi: Biz Buna yük demiyoruz. Zor dönemler için yapılmış, yedek akçe diyoruz. Bankalar son günlerde sıkça konuşulan Kredi kartına tek limit konusunda bir açıklama beklediklerini belirtti. Ali Babacan ise ‘Kredi kartına tek limit hemen uygulanacak bir konu değil. Ama konu gündemimizde’ şeklinde yanıt verdi. Bankalar zorunlu karşılıklara faiz uygulanmasını istedi. Ali Babacan ise bu konudaki talebe de olumlu bakmadı. Babacan ‘Bu konu merkez bankasının yetkisinde. Ama onların gündeminde şu an böyle bir şey yok. 2012 için de yok. Ancak şartlara bağlı:”

 İşte Babacan’a yapılan sunumun ve Başbakan Yardımcısı’nın açıklamaları:


BANKALAR NE İSTEDİ?

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın katılımıyla Türkiye Bankalar Birliğinde yapılan basına kapalı toplantıda, Bankalar Birliği tarafından gerçekleştirilen sunumda, terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanun tasarısının kısa sürede yasalaşması gerektiği belirtilerek, bankaların, kredi kartında tek limit uygulaması hakkında açıklama yapılmasını bekledikleri kaydedildi.  Sunumun öneriler bölümünde, bugüne kadar alınan önlemlerin ağırlıklı olarak kredilerin yavaşlatılmasına yönelik olduğu, bunun yanında tasarrufların artırılarak daha uzun vadeye yayılmasının da özendirilmesi gerektiği belirtildi.
Sigorta ve bireysel emeklilik fonlarının büyütülmesinin özendirilmesi, bu fonların kaynaklarının belli bir oranının bankalar tarafından ihraç edilen uzun vadeli menkul kıymetlere yatırılmasına imkan sağlanması gerektiği ifade edilen sunumda, uzun vadeli finansman kaynaklarından elde edilen gelirlere daha düşük stopaj uygulanması, uzun vadeli finansman kaynaklarının-banka bonosu ve tahvilleri-zorunlu karlılık oranlarının daha düşük tutulması, orta-uzun vadeli ticari kredilerin finansmanında kullanılacak kaynaklardaki maliyetlerin zorunlu karşılık yoluyla azaltılması gerektiği vurgulandı.

ZORUNLU KARŞILIKLARA FAİZ ÖDENMELİ
Sürdürülebilir karlılık yoluyla banka sermayesinin büyütülmesi ve finansal istikrarın desteklenmesi gerektiği belirtilen sunumda, şu önerilerde bulunuldu:  
''Zorunlu karşılıklara faiz ödenmelidir. Beklenenden daha hızlı yavaşlama ve/veya hızlı kaynak hareketlerinin olması durumunda zorunlu karşılıklar hızla düşürülmelidir. Sandıkların sosyal güvenlik sistemine devri mevcut kanuna göre bir an önce yapılmalıdır. Basel II'nin uygulanmasına başlandığında sermaye yeterliliği oranının hangi düzeyde olacağı şimdiden açıklanmalıdır.

EŞ ZAMANLI ÖNLEM
Bankacılık sektörünün diğer sektörlerden farklı olması dikkate alınarak düzenleme ve denetleme ile ilgili kurumlar bankacılıkla ilgili konularda daha yakın ve birlikte çalışmalıdır. Para, bankacılık ve maliye politikaları, eş zamanlı tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. Borçlar Kanununda genel işlem şartları ile ilgili düzenleme AB uygulamalarına paralel hale getirilmelidir. Terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanun tasarısı kısa sürede yasalaşmalıdır. Kredi kartında tek limit uygulaması hakkında açıklama yapılmasını bekliyoruz. Bankacılık sektöründe Hükümetimizin ve ilgili kurumlarımızın beklentilerini öğrenmek istiyoruz.''
Sunumun sonuç bölümünde, fizibilitesi iyi olmayan yatırımların yurt içinden finansmanında; uzun vadeli kaynakların bulunabilirliği, bankaların özkaynaklarının yüksek olması, aracılık maliyetinin düşük olmasının bankacılık sektörü kaynaklarının yatırımlara, büyümeyi ve istihdamı destekleyici sektörlere yönlendirilmesi açısından önemli olduğu vurgulandı.

BANKALAR GELEN YÜK
Bankalar Birliği, sektöre ilişkin düzenlemelerin bankalara getirdiği ek yüklerin 8 milyar 68 milyon olduğunu bildirdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın katılımıyla Türkiye Bankalar Birliği'nde düzenlenen toplantıda, Bankalar Birliği tarafından gerçekleştirilen sunumda, büyüme için yatırımların sürdürülmesi gerektiği ancak tasarrufların yetersiz olduğu kaydedildi. Sunuma göre, 2011 yılında dünya ortalamasında tasarruf oranı yüzde 24,2, yatırım oranı yüzde 23,6 seviyesinde bulunurken, Türkiye'de bu oranlar sırasıyla yüzde 13,3 ve yüzde 22,5 düzeyinde yer alıyor. Yatırımların finansmanında kredilerin önemi artış gösterirken, özel sektörün sabit sermaye yatırımları Kasım 2011'de GSYH'nın yüzde 17,6'sını oluşturdu. Kredi kullanımında yurt içi bankaların ve TL'nin ağırlığının arttığı ifade edilen rapora göre, kurumsal kredilerin GSYH içindeki payına bakıldığında, 2002 yılında yurt içi bankaların yüzde 4'ü TL, yüzde 9'u yabancı para olmak üzere toplam yüzde 13 olan payı, Eylül 2011 itibariyle yüzde 21'i TL, yüzde 16'sı yabancı para olmak üzere yüzde 36'ya çıktı. Sunumda şu ifadelere yer verildi:
''Ancak bankacılık sektörünün büyümeye katkısının sürmesi için özkaynaklarının güçlü olması gerekir. Türkiye büyüme ihtiyacı içinde olan bir ülke. Yatırımlar için sermaye ihtiyacı artıyor. Özel sektörün sermaye yatırımları ve kapasite artırımları desteklenmelidir. Önümüzdeki dönem yurt dışı finansman olanaklarının sınırlı kalacağı beklendiğinden ve sermaye piyasasına erişimin kısıtlı olmasından dolayı özelleştirmelerde ve altyapı yatırımlarının finansmanında bankalardan kaynak talebi daha da artabilecektir. Finansman açısından bu desteğin bankalar tarafından sürdürülmesi için bankaların özkaynaklarının büyümesi ve güçlü olması gerekir.''

BANKALARIN İMKB-100’DEKİ AĞIRLIĞI GERİLEDİ
Sunuma göre, bankaların özkaynak karlılığı yıllık düzeyde 2009 yılında yüzde 18,2, 2010 yılında yüzde 16,4 iken, Ekim 2011 itibariyle yüzde 13,8'e geriledi. Bankaların özkaynakları ise 2009 yılında 71,7 milyar dolar, 2010 yılında 83,7 milyar dolar, Ekim 2011'de ise 78,6 milyar dolar oldu. Bankacılık sektörünün İMKB-100 içindeki ağırlığının gerilediğine işaret edilen sunumda, Eylül 2010'dan sonra başlayan gerileme sonucunda bankaların toplam piyasa değerinin, İMKB-100'ün toplam piyasa değerine oranı yüzde 42'nin altına geriledi.

ZORUNLU KARŞILIK ARTIŞININ YÜKÜ
Sunumda verilen bilgilere göre, düzenlemelerin bankalara getirdiği ek yükler toplam 8 milyar 68 milyon lira olarak gerçekleşti. Bunun içinde zorunlu karşılık artışı 4 milyar lira, zorunlu karşılıklara faizin sıfır olması 1,2 milyar lira, ihtiyaç kredisi genel karşılık oranı 1,2 milyar lira yük getirdi. Düzenlemelerin bankalara getirdiği tüm ek yükler şöyle:


DEĞİŞİKLİKLERİ    GETİRDİĞİ EK YÜK

Zorunlu karşılık artışı          4.000.000.000
Zorunlu karşılıklara faizin sıfır olması     1.200.000.000
İhtiyaç kredisi genel karşılık oranı           1.200.000.000
Kredi kartları asgari ödeme oranı değişikliği     500.000.000
Şube harcı    500.000.000
Fon yönetim ücretlerinin düşürülmesi   400.000.000
Sermaye maliyeti200.000.000
Tasarruf Mevduatı Sigorta 68.000.000

TOPLAM       8.068.000.000


ALİ BABACAN NE YANIT VERDİ_?

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kredi kartlarında tek limit uygulaması konusunun şu anda BDDK tarafından çalışıldığını belirterek, ''Ama uygulaması kuşkusuz zaman alacak bir konu. Teknik detayların iyi çalışılması lazım. Uygulamada sorunların olmaması lazım. Dolayısıyla şu anda gündemimizde. Ama bu hemen yarın, ertesi gün uygulanacak bir konu değil'' dedi. Babacan, Türkiye Bankalar Birliği Yönetimiyle bir araya geldiği basına kapalı toplantının ardından gazetecilere açıklama yaparak soruları yanıtladı. Kredi kartında tek limit konusuna ilişkin bir soru üzerine Babacan, ''Bu konu şu anda BDDK tarafından çalışılan bir konu. Ama uygulaması kuşkusuz zaman alacak bir konu. Teknik detayların iyi çalışılması lazım. Uygulamada sorunların olmaması lazım. Dolayısıyla şu anda gündemimizde. Ama bu hemen yarın, ertesi gün uygulanacak bir konu değil'' diye konuştu. Ali Babacan, kredi kartlarında tek limit uygulamasının hayata geçirileceği zamana ilişkin de şu anda bir takvimin olmadığını bildirdi. Zorunlu karşılıklara faiz verilmemesi dahil bankacılık sektörüne yönelik düzenlemelerin 8 milyar liralık ek yük getirdiği, dolayısıyla zorunlu karşılıklarda bir indirimin söz konusu olup olmayacağı yönündeki bir soruyu Babacan, şöyle yanıtladı:
''Bunu biz doğrusu bir yük olarak değerlendirmiyoruz. Tam tersine işlerin iyi gittiği dönemde olası zor dönemler için yapılmış bir hazırlık olarak görüyoruz. Bunlar bir yedek akçedir. Zorunlu karşılıkların bir yere gittiği yoktur. Merkez Bankamızda gayet emniyetli bir şekilde durmaktadır. Zaten şartlar gerektiği zaman Merkez Bankamız zorunlu karşılık oranlarını düşürerek, BDDK genel karşılık oranını düşürerek bankalarımıza her türlü desteği verecektir. Ama gerektiği zaman... Şu anda böyle bir gereklilik yok. Şartlar onu gerektirirse bu da yapılabilir. Bunlar Türkiye'nin değerleridir. Hep söylüyoruz; ak akçe kara gün içindir. Buna böyle bakmak lazım.''



İSTANBUL (A.A) - 23.12.2011 - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Malum yasa tasarısı Fransız Parlamentosunda aşama aşama ilerledikçe o aşamaların seyrine göre bizim de daha sonraki aşamalarda alacağımız ilave tedbirler kuşkusuz olacak'' dedi.

Babacan, Türkiye Bankalar Birliği Yönetimi ile bir araya geldiği toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken, zorunlu karşılıklara ilişkin, kısa vadeli maliyet gibi görünenlerin uzun vadede Türkiye'nin topyekün kazancı olduğunu belirterek, şu andaki yük gibi görünenlerin ileride Türkiye'nin yükünü hafifletecek tedbirler olduğunu söyledi.

''Fransa'ya karşı ekonomik yaptırımlar söz konusu olacak mı?'' sorusu üzerine Babacan, ''Dün sayın başbakanımız ilk etapta karar verdiğimiz yaptırımları açıkladı. Ama bunun daha sonraki safhaları da var. Malum yasa tasarısı, Fransız Parlamentosunda aşama aşama ilerledikçe, o aşamaların seyrine göre bizim de daha sonraki aşamalarda alacağımız ilave tedbirler kuşkusuz olacak. Sayın Başbakanımızın dün açıklamış olduğu tedbirler sadece ilk aşamadır, daha sonraki aşamalar da var. Ama onun zamanlaması ve içeriği, bu yasa tasarısının Fransız Parlamentosundaki seyrine göredir'' diye konuştu.

2012 için kredilerde sınırlamaya gidilip gidilmeyeceği sorusu üzerine, Babacan, önümüzdeki yıl için kredilerde herhangi bir sınırlama getirmeyeceklerini belirterek, şöyle dedi:

''Şu anda ihtiyaç da olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü 2012 yılının büyüme oranı zaten 2011 yılına göre daha düşük bir oran olacaktır ve kredi hacmindeki genişleme de zaten işin tabii akışı gereği yüzde 25'den daha düşük olacaktır. Bizim beklentimiz budur. 2012 yılı için biz bir yandan kontrolsüz bir kredi hacmi genişlemesi ve buna bağlı bir cari açık artışı istemiyoruz, yine 2012 yılında da Türkiye'nin bir resesyon durumuna düşmesini de istemiyoruz. Bu ikisi arasındaki dengeyi ustaca kurmak gerekiyor. Bu ikisi arasındaki dengeyi bir yandan para politikaları bir yandan bankacılıkla ilgili makro ihtiyati tedbirlerle götüreceğiz.''

Zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi isteği-
Ali Babacan, bankaların zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi isteğiyle ilgili olarak, bu konunun Merkez Bankasının yetkisinde bulunduğunu, şu anda Merkez Bankasının gündeminde böyle bir şey olmadığını bildirdi. Bir gazetecinin ''2012'de zorunlu karşılıklara faiz olabilir mi?'' sorusuna Babacan, ''Şartlara bağlı... Ama bugün için böyle bir şey gündemde yok'' dedi.  Babacan, ''Dün, Fransız bankalarının operasyonlarının durdurulması yönünde ekonomi yönetiminden talep olduğuyla ilgili bir haber vardı. Böyle bir durum var mı?'' sorusuna da şu karşılığı verdi:
''Özellikle banka ismi zikredilerek yapılan haberleri ben çok sorumsuz bir habercilik anlayışı olarak görüyorum. Bugün bankacılık itibar üzerine yürüyen bir sektördür. Dolayısıyla Bankacılık Kanununda da herhangi bir bankanın itibarını etkileyecek şekilde bir yorumun, bir haberin de karşılığı vardır. Banka ismi vererek yapılan haber ve yorumların bu sorumluluk bilinciyle yapılmasında büyük fayda görüyorum.  Bu konu BDDK'nın yetisindedir. BDDK'nın herhangi bir bankayla ilgili herhangi bir talebi varsa BDDK, bunu sessiz bir şekilde o bankaya iletir, o banka da gereğini bir süre sonra yapar. Dolayısıyla bu şekilde banka ismi zikredilerek bu konuların gündeme gelmesi son derece sakıncalıdır.''