Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan, tasarruf oranının, yüzde 12'ye düştüğünü, bunun
tarihi en düşük seviye olduğunu belirtti
Alı Babacan korkutucu bir oranı açıkladı. Babacan ''Baktığımızda şu anda maalesef hane halkımızın yüzde 45'i aylık gelirinden daha fazla harcıyor'' dedi. Babacan, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Yönetim Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, Dolayısıyla bizim bankacılıkla ilgili 'aman kredilere dikkat, aman tüketiciler üzerinde şu tedbiri alalım, vergileri yükseltelim' diye üzerinde durmamız, biraz da bu sebeple’ dedi.
Alı Babacan korkutucu bir oranı açıkladı. Babacan ''Baktığımızda şu anda maalesef hane halkımızın yüzde 45'i aylık gelirinden daha fazla harcıyor'' dedi. Babacan, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Yönetim Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, Dolayısıyla bizim bankacılıkla ilgili 'aman kredilere dikkat, aman tüketiciler üzerinde şu tedbiri alalım, vergileri yükseltelim' diye üzerinde durmamız, biraz da bu sebeple’ dedi.
Cari
açık konusuna değinen Babacan, kredi hacminin artığı dönemde cari açığın
arttığını dile getirerek, ''Bu yıl itibariyle kredi hacmindeki büyüme, geçen
yılın altında seyrediyor. 2011'deki kredi hacminin artışı, 2010 yılının
hareketli ortalamalarına göre daha düşük seyretmeye başlamış durumda. Yüzde 25
civarında bitireceğiz kredi hacmindeki artışı. Kur etkisinden arındırdığımız
zaman aşağı yukarı hedeflediğimiz rakamlar neticelenmiş olacak. Eğer o
kısıtlamaları yapmasa idik, kredi hacmi yüzde 25 değil, muhtemelen çok daha
fazla artacaktı. 'Cari açık yüzde 9-10 arası bir şey' diyoruz, ama cari açık da
yüksek noktaya çıkacaktı'' diye konuştu.
Babacan,
cari açık rakamlarının geriye döndüğü, nispi iyileşmenin başladığı döneme
girildiğini, cari açıkta ''en kötü''nün geride kaldığını kaydederek, önümüzdeki
yıl milli gelirin yüzde 8'i kadar cari açık beklendiğini bildirdi.
Yüksek
cari açığın yanında bütçe açığının ülkeyi felakete götüreceğini söyleyen
Babacan, ''Bizim cari açığımız yüksek ama bütçe tarafı sağlam. Bu piyasalar
açısından, analistler ve yatırımcılar açısından çok önemli bir güvence, dayanak
noktası. Şu anda cari açığımız, ABD'den sonra dünyanın en yükseği, rakam
olarak, 75 milyar dolar. Ama nasıl istikrar devam ediyor? Bütçe tarafı sağlam.
Onun verdiği güven ve borç stokunun düşüklüğü, genel tabloya bakıldığında
Türkiye'yi koruyor'' dedi.
-''İşgücü
piyasasıyla ilgili reformlar önemli ölçüde hazır''-
Babacan,
işgücü piyasasıyla ilgili reformlarının önemli ölçüde hazır olduğunu,
Ocak-Şubat aylarında bunları tamamlamayı düşündüklerini belirterek, ''Evvelsi
gün sabah 02.30'a Çalışma Bakanımızla bu konuları ele aldık. Önemli ölçüde
hazırlıklar tamamlandı. Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak bir unsur olacak
orada atacağımız adımlar'' diye konuştu.
Yatırım
ortamının iyileştirilmesinin önemine işaret eden Babacan, bununla ilgili bir
yasama paketinin hazırlandığını, konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulunda ele
alındığını kaydederek, yeni yatırım teşvik sistemi üzerinde çalıştıklarını
hatırlattı.
Ali
Babacan, tasarrufların artırılması konusuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
''Şu
anda tasarruf oranımız yüzde 12'ye düşmüş durumda. Bu, tarihi en düşük seviye.
Milli gelirimizin yüzde 12'si kadar tasarrufumuz var ama milli gelirimizin
22'si kadar yatırım harcamamız var. Aradaki fark zaten eşittir cari açık. Cari
açığın iktisattaki denklemi, yatırımlarla tasarruflar arasındaki fark.
Gelişmekte olan diğer ülkelere baktığımız zaman, yüzde 30'lar mertebesinde
tasarruf oranı görüyoruz ve yüzde 30'lar mertebesinde yatırım görüyoruz.
Aslında Türkiye'nin yaptığı yatırım harcaması, özel sektör artı kamu, diğer
gelişmekte olan ülkelerin altında, ama tasarruf onun da altında. Dolayısıyla
bir tüketim ekonomisi, israf ekonomisi olmamamız gerek. Baktığımızda şu anda
maalesef hane halkımızın yüzde 45'i aylık gelirinden daha fazla harcıyor. Geçen
sene tüketici kredisi hacmimiz, 43 milyar TL arttı, yani Türk halkı tüketim
amacıyla eskisine göre 43 milyar lira daha fazla borçlanmış oldu. Bu yıl, 50
milyar lirayı geçecek gibi görünüyor. Dolayısıyla bizim bankacılıkla ilgili
'aman kredilere dikkat, aman tüketiciler üzerinde şu tedbiri alalım, vergileri
yükseltelim' diye üzerinde durmamız, biraz da bu sebeple. Mutlaka, toplum
olarak ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız gerekiyor. Kuşkusuz günlük
ihtiyaçlarımızı karşılayacağız ama kazandığımızı orantılı harcayacağız. Hak
etmediğimiz bir refahı yakalamaya çalışırsak, bu dönüyor dolaşıyor, Allah
korusun, ileride birdenbire ani şoklarla bir refah kaybı olarak yansıyor.
Avrupa'da şu anda çok örneği var. Bizim kendi tarihimizde çok örneğimiz var.
Dolayısıyla ölçülü, dikkatli gitmemiz, önümüzdeki dönemin en önemli
konularından bir tanesi olacak. Verim ekonomisi olacağız, israf ekonomisi
olmayacağız. Gerekli harcamalarla israf arasındaki ayrımı da herkesin kendi
kendine yapabilmesi lazım.''
